Teknolojinin edebi üretim üzerindeki yeri tartışılırken, Rüşdi özellikle yapay zekânın mizah üretmedeki eksikliğine vurgu yaptı.
“ChatGPT tarafından yazılmış bir mizah kitabı yayımlanırsa, o zaman yazarlar için tehlike çanları çalıyor demektir,” diyen Hint kökenli Britanyalı-Amerikalı edebiyatçı, şu ana dek yapay zekâyı kişisel olarak kullanmadığını ve bu teknolojiyi bilinçli olarak görmezden geldiğini ifade etti.
“Yeniden Kurgu Üzerine Konuşmak Güzel Olacak”
Etkinlik, 2022 yılında ABD’de sahnedeyken uğradığı bıçaklı saldırının ardından Rüşdi’nin Birleşik Krallık’taki en dikkat çeken kamuya açık etkinliği oldu. Saldırı sonucunda bir gözünü kaybeden yazar, yaşadığı bu travmatik süreci 2024’te yayımlanan Knife adlı anı kitabında ayrıntılı şekilde kaleme almıştı.
Söyleşide saldırının izlerini geride bıraktığını ifade eden Rüşdi, eşi Eliza ile birlikte saldırının yaşandığı yere dönmenin kendisi için sembolik bir anlam taşıdığını belirtti. “Sürekli bu konu soruluyordu. Artık yeniden kurgu hakkında konuşmak güzel olacak,” dedi.
Edebiyatın Asi Sesi: Selman Rüşdi
1988 yılında yayımlanan Şeytan Ayetleri (The Satanic Verses) ile uluslararası çapta büyük yankı uyandıran Rüşdi, bu eserinin ardından İran’daki Ayetullah Humeyni tarafından hakkında ölüm fetvası verilmesiyle uzun yıllar boyunca koruma altında yaşamak zorunda kalmıştı.
Bugün ise postkolonyal edebiyatın önde gelen isimlerinden biri olarak kabul edilen yazar, tarih ile hayal gücünü harmanladığı eserleriyle çağdaş edebiyatta kendine özgü bir yer edindi. 1981 tarihli Geceyarısı Çocukları (Midnight’s Children) romanıyla Booker Ödülü’ne layık görülen Rüşdi’nin diğer önemli yapıtları arasında Utanç (Shame), Mağriplinin Son İç Çekişi (The Moor’s Last Sigh) ve Floransa Büyücüsü (The Enchantress of Florence) bulunuyor.
Doğu ile Batı arasındaki kültürel çatışmaları edebi anlatı üzerinden sorgulayan Rüşdi, gerçek ile kurmacayı ustalıkla iç içe geçirdiği romanlarında tarihsel olayları bireysel hikâyelerle yoğurarak edebiyat dünyasında kendine has bir anlatım dili geliştirdi.