Kültür evi, özellikle yaz mevsiminde yoğun bir ziyaretçi trafiği yaşıyor. Evin sahibi Keleş, yaz aylarında özellikle şehir dışından gelenlerin sayısında belirgin bir artış olduğunu belirtiyor. Yurt dışından gelen ziyaretçilerin de sosyal medya aracılığıyla evi keşfederek ziyarete geldiklerini ifade eden Keleş, ziyaret saatlerinde herhangi bir kısıtlama olmadığını ve misafirlerin günün her saatinde gelebildiklerini vurguluyor. Kültür evini ziyaret etmek tamamen ücretsiz olup, ziyaretçiler burada geçmişi yad ederek anılarla dolu bir yolculuğa çıkıyor.
Keleş’in evinde, yüzlerce yıllık birçok tarihi eser bulunuyor. Bunlardan en dikkat çekici olanı ise 300 yıllık bir düdüklü tencere. Evde, asırlık değere sahip sayısız eşya yer alıyor ve Keleş, bu eşyaların sayısını tam olarak bilmenin mümkün olmadığını dile getiriyor. Kendisi için her bir parçanın aynı değere sahip olduğunu belirten Keleş, tüm eşyalara büyük bir sevgiyle yaklaşıyor ve hepsini özenle koruyup bakımlarını yapıyor. Bu tarihi eserler, geçmişin izlerini günümüze taşıyarak ziyaretçilere benzersiz bir deneyim sunuyor. Keleş’in bu özverili çabası sayesinde, kültür evi adeta bir zaman kapsülü işlevi görerek gelecek nesillere önemli bir miras bırakıyor. Evin atmosferi, ziyaretçileri geçmişe götürerek o dönemin yaşam tarzını ve kültürünü daha yakından tanıma fırsatı sunuyor.