Astronomi dünyası, evrenin oluşumuna dair çığır açabilecek bir keşifle heyecanlanıyor. James Webb Uzay Teleskobu (JWST) tarafından yapılan son gözlemler, evrenin ilk dönemlerinde karanlık madde ile beslenen karanlık yıldızların varlığına dair kanıtlar sunuyor. Bu buluş, evrendeki ilk süper kütleli kara deliklerin nasıl oluştuğu sorusuna potansiyel bir yanıt sağlayabilir.
Colgate Üniversitesi’nden Cosmin Ilie’nin liderliğindeki bir araştırma ekibi, erken evrende oluşmuş dört adet olağanüstü uzak gök cismi belirledi. Bu cisimlerin spektral ve morfolojik özelliklerinin süper kütleli karanlık yıldızlarla uyumlu olduğu belirtiliyor. Ilie’ye göre süper kütleli karanlık yıldızlar, hidrojen ve helyumdan oluşan devasa, parlak ve hacimli yapılardır. Bu yapılar, içlerinde bulunan az miktardaki kendiliğinden yok olan karanlık madde sayesinde yerçekimsel çöküşe karşı dengede kalır.
JWST’nin erken evrendeki galaksileri beklenenden daha parlak ve kompakt bir şekilde gözlemlemesi, bu keşfin önemini daha da artırıyor. Araştırmacılar, karanlık yıldızların ve bunların ardından oluşan kara deliklerin, evrendeki en uzak kuasarların nasıl bu kadar hızlı büyüdüğüne dair kritik bir açıklama sunabileceğine inanıyor.
Karanlık yıldız kavramı ilk olarak Katherine Freese, Doug Spolyar ve Paolo Gondolo tarafından 2008 yılında Physical Review Letters dergisinde yayınlanan bir makalede ortaya atıldı. 2010’da yapılan başka bir çalışma, bu tür yıldızların nasıl süper kütleli hale gelebileceğini ve evrendeki en büyük kara deliklerin çekirdeklerini nasıl oluşturabileceğini ayrıntılı olarak inceledi.
Evrenin yaklaşık %25’ini oluşturan karanlık maddenin doğası hala bir sır olarak kalmaya devam ediyor. Bilim insanları, karanlık maddenin henüz keşfedilmemiş yeni bir parçacıktan oluştuğunu varsayıyor. Bu parçacıkların çarpışarak yok olması, hidrojen bulutlarına enerji aktararak yıldızların karanlık yıldızlara dönüşmesine yol açabilir. Bu sürecin, Büyük Patlama’dan sadece birkaç yüz milyon yıl sonra karanlık madde halelerinin merkezinde meydana gelmiş olabileceği düşünülüyor.
JWST verileriyle, JADES-GS-z14-0, JADES-GS-z14-1, JADES-GS-13-0 ve JADES-GS-z11-0 olmak üzere dört potansiyel aday cisim tespit edildi. Bu cisimlerin spektrumları, süper kütleli karanlık yıldız senaryosu ile tutarlılık gösteriyor. Özellikle JADES-GS-z14-0’ın spektrumunda, 1640 Angström dalga boyunda tek iyonize helyuma ait bir soğurma çizgisi belirlendi. Bu özellik, karanlık yıldızların ayırt edici bir işareti olarak değerlendiriliyor.
Bu sinyalin zayıf olmasına rağmen tespit edilmesi, astronomlar tarafından potansiyel bir dönüm noktası olarak görülüyor. Aynı nesne, Atacama Büyük Milimetre/milimetre-altı Dizisi (ALMA) ile gözlemlendiğinde oksijen çizgileri de saptandı. Bu bulgu, karanlık yıldızların metal açısından zengin galaksilerde oluşmuş olabileceği veya galaksi birleşmeleri ile etkileşimde bulunmuş olabileceği ihtimalini akla getiriyor.
Araştırma, karanlık yıldızların varlığının doğrulanmasının karanlık madde parçacıklarının doğasına dair yeni bir bakış açısı sağlayacağını vurguluyor. Böyle bir keşif, astronomide karanlık madde ile beslenen yıldızların incelenmesi alanında yeni bir alt disiplinin ortaya çıkmasına öncülük edebilir.
Bu çalışma, Proceedings of the National Academy of Sciences dergisinde yayınlandı ve U.S. Department of Energy’s Office of High Energy Physics, Swedish Research Council, LSST Discovery Alliance ve diğer kurumların desteğiyle hayata geçirildi. Elde edilen sonuçlar, hem evrenin erken dönemlerine hem de karanlık madde araştırmalarına önemli bir katkı olarak tarihe geçti.