Endülüs: Yaşayan Bir Miras
Endülüs, sadece bir coğrafi bölge olmanın ötesinde, insanlığın ortak hafızasında derin izler bırakmış bir medeniyetin adıdır. Günümüzde Granada’nın huzurlu bahçelerinde, Cordoba’nın dar sokaklarında ve Sevilla’nın görkemli kubbeleri altında hala canlı bir anı olarak varlığını sürdürmektedir. Prof. Dr. Lütfi Şeyban’ın uzun yıllara dayanan araştırmalarının bir ürünü olan “Yaşayan Endülüs: İspanya” adlı eser, bu medeniyetin günümüze uzanan izlerini gözler önüne seriyor. Tarih, kültür, sanat ve mimariyi bir araya getiren bu çalışma, geçmiş ile bugün arasında bir köprü kurmayı amaçlıyor.
Yazar, İspanya’nın Endülüs bölgesindeki neredeyse tüm şehirlerini adım adım gezerek, bir zamanlar İslam, Hristiyanlık ve Yahudiliğin bir arada var olduğu bu topraklarda, hoşgörü ve birlikte yaşama kültürünün izlerini arıyor. Her şehirdeki mimari detaylar, dil ve müzikteki yankılar, halkın belleğinde saklanan anılar aracılığıyla, kaybolmuş bir dünyanın hala nefes aldığını gösteriyor. Şeyban, Endülüs medeniyetini yalnızca bir tarihi dönem olarak değil, günümüz dünyasında da yankı bulan bir medeniyet bilinci olarak ele alıyor.
Eserin sayfalarında okuyucu, Elhamra Sarayı’nın zarif sütunlarından Kurtuba Camii’nin geometrik düzenine, Toledo’nun taş evlerinden Granada sokaklarındaki Endülüs-Arabesk motiflerine kadar uzanan geniş bir coğrafyada hem tarihi bir tanıklığın hem de bir estetik duyarlığın izini sürüyor. Şeyban’ın bakış açısıyla Endülüs, yıkılmış bir medeniyet değil; dönüşmüş, biçim değiştirmiş ancak özünü korumuş bir hafızadır. Bu nedenle “Yaşayan Endülüs”, yalnızca bir tarih anlatısı değil, geçmişin bugünde nasıl yaşadığını sorgulayan bir düşünce kitabıdır.
Yazarın üslubu, akademik titizliği kişisel sezgilerle harmanlıyor. Her bölümde tarihsel veriler, şehirlerin ruhuna dair gözlemlerle bütünleşiyor. Fotoğraflar, haritalar ve saha notlarıyla desteklenen anlatım, okuyucuyu yalnızca bilgiye değil, aynı zamanda bir deneyime davet ediyor. Endülüs’ü geçmişte donmuş bir ideal olarak değil, hala hatırlanabilir, yeniden öğrenilebilir bir yaşam biçimi olarak sunuyor. Bu, bir medeniyetin sessiz yankısına değil, hala konuşan diline kulak vermektir.
“Yaşayan Endülüs”, kaybın değil, sürekliliğin hikayesidir. Şeyban, bu kitapta yıkımın ardındaki inşa gücünü, yok oluşun içindeki diriliği anlatıyor. Endülüs’ün anısını romantik bir özlemle değil, bilgi, gözlem ve vefa ile işliyor. Bugün hala güzelliği, bilimi ve merhameti bir arada yaşatmanın mümkün olduğunu hatırlatıyor. Geçmişin yalnızca bir nostalji konusu değil, insanın kendini yeniden tanıma fırsatı olduğunu gösteriyor.
Bu özelliğiyle “Yaşayan Endülüs: İspanya”, hem tarih meraklıları hem de medeniyet fikrinin izini süren okurlar için bir davettir: Yıkıntılarda değil, taşların arasından sızan ışıkta yaşayan bir Endülüs’e bakmaya…