Uğur Tanyeli’nin “Gerilimli Değişim: Türkiye’de Modernlik, Mimarlık ve Siyasal İktidar” adlı eseri Metis Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Kitap, Türkiye’deki modernleşme sürecinin mimari perspektiften nasıl değerlendirilebileceğine dair eleştirel bir bakış açısı sunuyor. Tanyeli, toplumsal ve kültürel dönüşümlerin her zaman bir gerilim alanı oluşturduğunu ve bu gerilimin özellikle mimaride kendini gösterdiğini savunuyor. Mimarlık, yalnızca yapılar inşa etmekle kalmaz; aynı zamanda değişimle yüzleşmenin, yenilikleri normalleştirmenin ve toplumsal endişeleri hafifletmenin bir aracı olarak işlev görür. Ancak Türkiye bağlamında bu aracın sorumluluğu büyük ölçüde devlete yüklenmiştir.
Tanyeli, mimarlığın modernleşme sürecindeki rolünü sadece devlet odaklı bir yaklaşımla açıklamanın “naif bir ideolojik saplantı” olduğunu belirtiyor. Ona göre, toplumsal değişimi yönlendiren tek aktör siyasi iktidar değildir; mimarlar, kullanıcılar, kent sakinleri ve kültürel figürler de bu sürecin aktif katılımcılarıdır. Türkiye mimarlık tarihini sadece devletin “vizyoner” gücüyle açıklamak, toplumun dinamik çeşitliliğini göz ardı eden bir yanılsamadır. Kitap, bu yanılsamayı yıkmak için mimarlığı devletin değil, toplumun yarattığı bir anlam alanı olarak yeniden tanımlıyor.
Tanyeli, modernliğin Türkiye’deki ilerleyişini “gerilimli değişim” kavramıyla açıklıyor: değişim kaçınılmazdır ancak her zaman sorunsuz ilerlemez. Her yenilik, yerleşik olanla çatışır; her dönüşüm, eski ve yeni arasında bir gerginlik yaratır. Bu çatışma, mimaride sadece biçimlerde değil, düşünce tarzlarında ve mesleki kimliklerde de kendini gösterir.
“Gerilimli Değişim”, mimarlığı sadece teknik bir üretim olarak değil, toplumsal bir düşünme pratiği olarak yeniden tanımlıyor. Devletin etkisinden sıyrılarak, Türkiye’nin modernleşme öyküsünü farklı aktörlerin katkılarıyla şekillenen ortak bir tarih olarak ele almaya davet ediyor.
