İstanbul Tiyatro Festivali’nin 29. edisyonu, son haftasına girerken, “Açık Mülk” isimli mekâna özgü ve katılımcı performans, festivalin öne çıkan etkinliklerinden biri olarak dikkat çekiyor. İMÇ’de (İstanbul Manifaturacılar Çarşısı) perşembeden cumartesiye günde iki seans şeklinde sahnelenen oyun, izleyicilere farklı bir deneyim sunuyor.
Oyun öncesinde İMÇ’nin İstanbul’un modern mimarisindeki yerine değinmek önemli. Haliç’in batısında yaşayanlar için Atatürk Bulvarı, Karaköy, Eminönü veya Taksim’e giden otobüslerin ana güzergahıydı. Haşim İşcan Geçidi’ndeki bisiklet dükkanları, canlı renkleri ve kokularıyla akıllarda yer ediyordu. Bozdoğan Kemeri’nin altından geçilerek ulaşılan İMÇ, yatay mimarisi ve duvarlarındaki Bedri Rahmi Eyüboğlu, Kuzgun Acar, Füreya Koral gibi sanatçıların eserleriyle ilgi çekiyordu.
Türkiye’nin mekân hafızası konusundaki sorunlarına dikkat çeken bu durum, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin Nişantaşı’ndaki eski halini hatırlayanlar için daha da anlamlı. Yeşillikler içindeki kampüs ve deniz manzaralı teras, yerini lüks bir siteye bırakmış durumda.
“Açık Mülk” oyunu, İMÇ’de geçen katılımcı bir ekonomi performansı olarak tanımlanıyor ve bu bağlamda izleyicilerin hafızasına dokunuyor. Mekâna dayalı ve katılımcı yapısıyla oyun, İMÇ’nin bir bölümünü keşfetme fırsatı sunarken, izleyicileri de oyunun bir parçası haline getiriyor. Dans, şarkı, monolog, çay ritüelleri ve gündelik karşılaşmalarla örülü performans, İMÇ’deki yaşamın doğal akışına entegre oluyor. İzleyiciler, Tülin Özen ve Ali Yoğurtçuoğlu’nun canlandırdığı emlakçıların peşinde, yatırımcı rolüyle sunumlara katılırken, her durakta bir hikâyeye ve tarihe tanık oluyor. Zamanla emlakçıların satış dilindeki çatlaklar, ironiden kırılganlığa, kârdan kayba doğru bir yolculuğu işaret ediyor.
İzleyiciler, kendilerini “Truman Şov” filminde gibi hissedebilirler. Esnafın emlakçıya söylediği sözlerin gerçek mi yoksa oyunun bir parçası mı olduğu, kırmızı giyenlerin oyuncu olup olmadığı gibi sorular akla geliyor. Yeliz Doğan ve Berfin Ertan’ın da yer aldığı oyuncu kadrosu, gerçeklikle kurgu arasındaki çizgiyi bulanıklaştırıyor. İyi oyunculuklar ve senaryo, izleyicilerin zaman zaman kendilerine bir oyunun içinde olduklarını hatırlatmasını gerektiriyor. Aksi takdirde, emlakçıların düştüğü durum rahatsızlık verebilir. Oyunun sonunda İMÇ’de biraz daha vakit geçirmek, bazı dükkânların 90’ları andıran atmosferiyle zamanda yolculuk yapmak mümkün. İMÇ’nin korunmasının önemi bir kez daha akla geliyor. “Açık Mülk”ün, yeni yılda tekrar İMÇ’de seyirciyle buluşması umuluyor.
