Ayasofya, insanlık tarihi için paha biçilemez bir değere sahip, evrensel kültür mirası olarak kabul ediliyor. Bu eşsiz yapının sadece Türkiye’ye ait olmadığı, tüm insanlığın ortak mirası olduğu vurgulanıyor. Son zamanlarda Ayasofya’da başlatılan restorasyon çalışmaları ise tartışmalara yol açıyor. Özellikle restorasyon sürecinde kullanılan ağır tonajlı kamyonların, yaklaşık 1500 yıllık tarihi yapıya zarar verebileceği endişesi dile getiriliyor. Sanat tarihçileri, mimarlar ve arkeologlar, bu durumu bir skandal olarak değerlendiriyor.
Ressam, yazar, heykeltıraş ve sanat tarihçisi Gürol Sözen, Ayasofya konusunun gündemden düşmeyeceğini belirtiyor. Restorasyon ve konservasyon çalışmalarının yapıldığı dönemlerde Ayasofya’da bulunduğunu, özellikle kubbede incelemeler yaptığını ifade ediyor. Sözen, 2011 yılında yayımlanan “Anadolu Topraklarında Mozaik” adlı kitabında, sanatın evrenselliği ve mimarinin ötesinde, yeryüzü coğrafyasının en görkemli mozaiklerinin İstanbul’da bulunmasının önemine dikkat çekmişti. Ayasofya’nın mozaik sanatına çok şey borçlu olduğunu vurgulayan Sözen, bu eserlerin yüzyıllar öncesinden gelecek nesillere bir meydan okuma veya ilham kaynağı olduğunu belirtiyor. Haberlerde yer alan vinç ve kamyon görüntülerine ise “vahşete çağrı” olarak nitelendiriyor. Daha önce 3-5 kiloluk fotoğraf çantalarını bile ürkerek çıkardıkları mekanın, şimdi sebze ve hububat pazarına döndüğünü söyleyerek üzüntüsünü dile getiriyor. Tüm bu yaşananların, kültüre, sanata ve toplumsal umuda bakış açısının acı bir örneği olduğunu ifade ediyor.
Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu Başkanı arkeolog Nezih Başgelen de Ayasofya’yı ziyaret ederek gözlemlerini paylaştı. Başgelen, Ayasofya’nın korunmasının hem ulusal hem de uluslararası bir sorumluluk olduğunu vurguluyor. Son zamanlarda Ayasofya’nın içine sokulan tonajlı araçlara gösterilen tepkilerin önemli olduğunu belirtiyor ve Edirne Selimiye’den sonra Ayasofya içindeki görünümlerin her kesimde yarattığı infialin, kültürel miras konularının ortak payda haline gelmesini göstermesi açısından olumlu bir gelişme olduğunu ifade ediyor.
Ayasofya’daki restorasyon çalışmalarını yerinde incelemek amacıyla 24 Kasım’da Ayasofya’yı ziyaret eden Başgelen, iç mekanda kurulan çelik iskelelerin fotoğraflarını çekerken güvenlik görevlileri tarafından engellendiğini ve Ayasofya Camisi Müdürü Ramazan Ayçil’e götürüldüğünü aktardı. Kimliklerini ve fotoğraf çekme nedenlerini açıklamalarına rağmen restorasyon çalışmaları hakkında bilgi alabilecekleri bir uzmana yönlendirilmemesini yadırgadığını belirtti. Başgelen, Ayasofya’yı bugüne taşıyan taşıyıcı sistemlerin ve kubbenin onarımının hayati önem taşıdığını ancak yapılan her müdahalenin en üst düzey bilimsel hassasiyetle yürütülmesi gerektiğini vurguluyor. 24 Kasım’daki ziyaretinde içte ve dışta yürütülen çalışmalarla ilgili gözlemlerinde, insanlığın ortak belleğine karşı üstlenilen sorumluluk ve koruma etiği açısından kaygı duyduğunu ifade ediyor.
