Sonat Yurtçu’nun öykü kitabı “Aramızdaki Fikret”, Everest Yayınları etiketiyle okuyucuyla yeniden buluşuyor. Kitap, tanıtım metninde belirtildiği gibi, okuyucuyu Kadıköy’ün kendine has atmosferine davet ediyor.
“Benim orucum hiç konuşmamak,” dizesiyle başlayan tanıtım, okuyucuyu kitabın içeriğine dair ipuçları sunuyor. “Aramızdaki Fikret”te yer alan öyküler, Kadıköy’ün gri sokaklarında beliren renkli şemsiyeler, unutulmaya yüz tutmuş komşuluk ilişkileri, zayıflamış ama kopmamış dostluklar ve köşe başlarında bekleyen polisler aracılığıyla, dünyanın sadece siyah ve beyazdan ibaret olmadığını vurguluyor. Yurtçu, öykülerinde aşk, kimlik ve politika gibi kavramları alışılagelmişin dışında bir bakış açısıyla ele alıyor.
Kitaptaki karakterler, varlıklarını kanıtlama çabası içindeyken, onlara şarkılar, şiirler ve çeşitli nesneler eşlik ediyor. Yazar, okuyucuya, zorluklara rağmen yaşamanın, acı tatlı da olsa, mutlaka bir lezzeti olduğunu hatırlatıyor.
Kitaptan bir alıntı, çocukluğa duyulan özlemi ve geçmişe dönüşün mümkün olmamasını derin bir hüzünle ifade ediyor: “Odada tişörtlerin arkasına sakladığım kilitli günlüğümü çıkarır, içine kötü el yazımla o gün olanları ve olmasını istediklerimi yazardım. Açık yeşil bir kapaklı defterin içine ne hayaller, ne ömürler sığdırdım. Ben büyüdükçe defterlerim de büyüdü, koyu yeşil defterler seçer oldum. İnsan çocukluğuna bir otobüse binip de dönemiyor. Döndüğünde eskisi gibi bulamayacağı her şey için hıçkıra hıçkıra ağlıyor. Ölen komşuları, evlenip giden dostları, eski evinde oturan yabancıları göreceğini bildiği için o otobüsün, çocukluğuna değil de kötü bir rüyaya gideceğini biliyor. O yüzden vazgeçiyor.” Bu satırlar, geçmişe duyulan özlemin yanı sıra, değişimin kaçınılmazlığı ve kabullenmenin zorluğu üzerine düşündürüyor.
