Tijan Sila’nın “Saraybosna Radyosu” adlı eseri, Ayça Sabuncuoğlu’nun çevirisiyle Siren Yayınları aracılığıyla okuyucuyla buluştu. Kitap, savaşın gölgesinde hayatta kalma mücadelesi veren bir çocuğun gözünden, yakın tarihin en sarsıcı dönemlerinden birini aktarıyor.
Saraybosna’nın yıkık dökük sokaklarında dolaşan, kaçanların ve hayatını kaybedenlerin bıraktığı eşyaları toplayan bir çocuk, bu topladıklarını yiyecek karşılığında karaborsada takas ederek hayatta kalmaya çalışır. Arkadaşlarıyla birlikte savaşın acımasız gerçekliğiyle yüzleşirken, bu durumun beraberinde getirdiği ağır bedelleri de kabullenmek zorunda kalır.
“Saraybosna Radyosu,” bir şehrin yıkımının bir ailenin dağılmasına, bir dönemin kapanışının ise bir bireyin kendi içindeki arayışına nasıl zemin hazırladığını, büyüme çağındaki bir çocuğun perspektifinden sunuyor. Ingeborg Bachmann ödüllü Tijan Sila, melankolik ve trajikomik bir anlatımla günümüzün çarpıcı bir portresini çiziyor. Yazar, bu eseri için “Bu, çocukluğumun hikâyesi” ifadesini kullanıyor.
1992 yılında Saraybosna’da geçen hikaye, savaşın başlangıcında henüz on yaşında olan Tijan’ın gözünden anlatılıyor. Tijan, o gün ilk kez tanıştığı barut kokusunu bir daha asla unutamaz. Saraybosna alevler içinde kalırken, bu saf çocuk da yavaş yavaş ergenliğe adım atar. Kitap, savaşın bir çocuğun hayatındaki derin izlerini ve büyüme sürecindeki zorlukları dokunaklı bir şekilde işliyor.
