Antonio Scurati’nin son romanı “M. Yüzyılın Oğlu”, İtalya’nın 20. yüzyılını, özellikle de faşizm dönemini farklı bir perspektiften ele alıyor. Bilgi Yayınevi tarafından yayımlanan bu eser, okurlara Mussolini’nin hayatını ve faşizmin doğuşunu, siyasi ve ideolojik filtrelerden arındırılmış bir şekilde sunuyor. Roman, Mussolini’nin kendisini “terhis edilenlerin koruyucusu”, “yol arayışında kaybolan” olarak tanımlamasıyla başlıyor. Bu ifade, karakterin içsel bir karmaşayla, toplumsal bir dönüşümün önünü açma sorumluluğunu üstlendiğini gösteriyor.
Scurati, Mussolini’yi sadece bir siyasi lider olarak değil, aynı zamanda zamanın kokusunu alan, “vahşi bir canavar” olarak tasvir ediyor. Bu canavar, İtalya’nın siyasi iklimini – siyasi açıdan yetersiz kalan, beceriksiz ve suç ortaklığı yapanılımlardan bıkmış bir ulusu – temsil ediyor. Mussolini, bu durumun sorumluluğunu üstlenerek, “safların” ve “en aptal”ların temsilcisi haline geliyor. Roman, Mussolini’nin geçmişine, özellikle de eski sosyalist liderlik deneyimine odaklanarak, faşizmin kökenlerini ve yükselişini detaylı bir şekilde inceliyor.
Scurati, bu romanıyla İtalya’nın en prestijli edebiyat ödüllerinden biri olan Strega Ödülü’nü kazanmış ve faşizmi roman yoluyla ele alan ilk yazar olma unvanını almış. Eser, uzun yıllardır unutulmuş ve yeniden değerlendirilmesi gereken önemli bir gerçeği ortaya koyarak, anti-faşist mücadelemizin temelini yeniden güçlendiriyor. Scurati, Mussolini’nin hayatını, onun iç dünyasını ve eylemlerini derinlemesine analiz ederek, okuyucuyu faşizmin karmaşık ve çelişkili doğasına dair yeni bir anlayışa yönlendiriyor. Roman, sadece Mussolini’nin kişisel hikayesini anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda 20. yüzyılın İtalya’sının siyasi ve toplumsal atmosferini de canlı bir şekilde yansıtıyor.
