Judith Schalansky’nin son romanı Kayda Geçen Kayıplar, okuyucuyu kaybolan nesnelerin ve varlıkların dünyasına çekmeyi amaçlayan, düşündürücü bir eser. Roman, çeşitli kayıpların listesiyle başlıyor: bir ada, bir hayvan türü, kayıp bir film, yanan bir saray, unutulmuş aşk şarkıları, yok olmuş bir kitap, yangın sonucu zarar gören bir tablo ve hatta bir ormanlık alanın ansiklopedik kaydı. Bu kayıplar, sadece fiziksel nesnelerden ibaret değil; aynı zamanda bir uygarlığın, bir dönemin, hatta bir sanatçının mirasının da kaybolması anlamına gelebiliyor.
Schalansky, bu kayıpların ardındaki hikayeleri, edebiyatçının her şeyi hikaye anlatma tutkusuyla işlemiş. Roman, bellek ve unutuş arasındaki karmaşık ilişkiyi sorgularken, kaybolan şeylerin geride bıraktığı izleri ve yankıları inceliyor. Kayıpların, geçmişle günümüz arasında bir köprü görevi gördüğünü ve geçmişin artık mümkün olmayan güzelliklerini, anıları ve potansiyellerini hatırlatmak için bir araç olduğunu savunuyor.
Yazar, bu kayıpların her birini ayrıntılı bir şekilde ele alarak, okuyucunun hayal gücünü harekete geçiriyor. Tuanaki adası, Hazar kaplanı, Mavili Çocuk filmi, Villa Sacchetti, Mani’nin Yedi Kitabı gibi kayıplar, sadece listede yer alan nesneler değil, aynı zamanda birer efsane, birer arayış, birer nostalji. Schalansky, bu kayıpların her birinin ardındaki hikayeleri, okuyucunun kendi geçmişiyle, kendi kayıplarıyla yüzleşmesini sağlıyor.
Judith Schalansky, edebiyat dünyasında saygın bir isim olup, 2018 yılında Wilhelm Raabe Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştır. Kayda Geçen Kayıplar, yazarın bu ödülü hak ettiği, derinlikli ve etkileyici bir eser olarak kabul ediliyor. Roman, okuyucuyu düşündürmeye, sorgulamaya ve geçmişi hatırlamaya davet ediyor.
