Sibel Öz’ün Everest Yayınları tarafından yayımlanan “Bir Anti-Yıldız: Adile Naşit” adlı kitabı, Türk sinema ve tiyatro tarihine ışık tutan önemli bir çalışma olarak dikkat çekiyor. Yaklaşık dört yıl süren titiz bir araştırma ve kazı çalışmasının ürünü olan bu kitap, Adile Naşit’in sadece bir oyuncu olarak değil, aynı zamanda yaşamının derinliklerine inerek, onun kimliğinin ve neden bu kadar sevildiğinin incelendiği bir eser.
Kitap, Adile Naşit’in kendine özgü, karmaşık ve çok katmanlı kişiliğini mercek altına alıyor. “Göklerdeki yıldızlar”dan ziyade, bizden biri olduğunu vurgulayan yazar, Naşit’in hüzün ve sevinç arasında gidip gelen, gülünce ağlayabilen, ağlarken gülen, “biri pat dese korkudan ölebilecek” ifadesiyle tanımladığı eşsiz karakterini aktarıyor. Kuşaklar boyunca sanat hayatına hizmet etmiş, izleyicileri güldürmüş ve eğlendirmiş bir ailenin mirası, Naşit’in genetik kodunda yer alan sanat duygusu, asaleti, evlat kaybının yarattığı keder, kanaat, vefa, nezaket ve hürmet gibi değerlerle iç içe anlatılıyor. İstanbul’un tarihi mekanları – Direklerarası, Şehzadebaşı, Beyoğlu – kapanan tiyatrolar ve perdelerin ardındaki hikayeler, Naşit ailesinin tiyatro sahnesindeki rolü ve bu geçiş sürecindeki etkiler de detaylı bir şekilde işleniyor.
Kitap, Adile Naşit’in sinema tarihine ve tiyatroya olan katkılarını değerlendirirken, bu alana eleştirel bir bakış açısı sunuyor. Aynı zamanda, büyük bir oyuncuya duyulan vefanın bir ifadesi olarak da kabul edilebilir. Adile Naşit’in sanatına ve yaşamına dair mevcut kaynaklarda yapılan titiz çalışmaların bir sentezi niteliğindeki bu eser, hem sinema tarihine meraklılar hem de Adile Naşit’in hayranları için önemli bir kaynak olacaktır. Kitap, Naşit’in sadece bir oyuncu olarak değil, aynı zamanda bir yaşam deneyimi olarak nasıl algılandığını anlamak için değerli bir yol sunuyor.
