Pascal Quignard’ın yeni romanı Aşk, Deniz, Livera Yayınları aracılığıyla okuyucuya sunuluyor. S. İpek Montanari’nin titiz çevirisiyle okuyucuya ulaşan bu eser, aşkın karmaşıklığına ve insan doğasına dair derin bir sorgulama sunuyor. Romanın tanıtım bülteninden derlenen pasajlar, Quignard’ın felsefi yaklaşımını ve eserinin temel temasını gözler önüne seriyor: Aşkı bir hedef, bir amaç, bir nesne olarak görenlerin aslında sevmediği.
“Erkek olsun, kadın olsun, kim aşkı bir nesne yerine koyarsa, sevmiyordur. Aşka bir hedef biçen bütün insanlar ya da hayvanlar, sevmiyorlardır.” cümlesi, romanın merkezindeki bu temel gerçeği çarpıcı bir şekilde ifade ediyor. Aşkın, yuva, statü, başarı gibi dışsal unsurlarla özdeşleştirilmesi, aşkın gerçek doğasından uzaklaşmanın bir göstergesi olarak sunuluyor. Roman, bu beklentilerin ve hedeflerin ardındaki boşluğu, kalbin derinliklerinde yankılanan bir sessizliği keşfetmeye davet ediyor.
Aşk, Deniz, denizlerin derinliklerinde, sessizliğin hüküm sürdüğü bir mekanda geçiyor. Burada aşk, başlangıç ve bitiş noktası olmayan, sonsuz bir döngü olarak karşımıza çıkıyor. Quignard, okuyucuyu bu mistik atmosfere çekerek, aşkın zamansızlığını ve evrenselliğini vurguluyor. Romanın dili, büyüleyici ve düşünceyi harekete geçiren bir üslupla yazılmış. Quignard, okuyucularına yalnızca bir hikaye anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda kalplerin duyabileceği bir şarkı, zamanın ötesinden gelen bir fısıltı sunuyor. Bu eser, aşkın anlamını yeniden düşünmeye, içselleştirmeye ve kalbin sesini dinlemeye teşvik eden bir yolculuk sunuyor.
