Apollonik ve Diyonizyak kavramları, tanrı Apollon ve Dionysos arasındaki ikiliği temsil eder. Nietzsche, Trajedinin Doğuşu adlı kitabında bu ikiliği, sanattaki iki zıt gerilim olarak göstermek için kullanmıştır. Daha sonra, en sevdiğim antropologlardan Ruth Benedict, farklı kültürleri karşılaştırmak ve evrensel bir “doğru” veya “yanlış” olmadığını göstermek için bu dikotomiyi kullanmıştır.Nietzsche’nin felsefesinde varoluş, acı ve kaostur. Bu acıyı yalnızca sanatın hafifletebileceğini ve katlanılabilir kılabileceğini düşünür ve sanatı ifade etmenin iki farklı yolu olduğunu belirtir: Apollonik ve Diyonizyak APOLLO VE HAYAL ÜLKESİ Nietzsche için Apollon, bilgelik, ışık ve akılcılığın tanrısıdır. Yunanlılar, rüyaları tanrı Apollon’a benzetmişlerdir. Apollon, çoğu şeyin yanılsama olduğu rüya dünyasını temsil…
Yazar: Maribel Ayhan
Bu yılın ocak ayında aramızdan ayrılan David Lynch, sinema camiasını derinden sarsan bir isim olarak adını altın harflerle kazıdı. Karanlık ve sürrealist atmosferiyle bizi gizemli bir rüya alemine davet eden Lynch’in ölümsüz eserlerinden biri olan Twin Peaks, belki de yönetmenin karmaşık zihin şemasını bizlere estetik bir biçimde sunan en güzel örneklerinden bir tanesi. Lynchian sinemasındaki kadınlar ortak özellikler barındırır: Sessiz, gizemli, melankolik ve bir o kadar da hikâyenin kurgusunun merkezinde bulunurlar. Bir neslin hafızasında yer etmiş olan Laura Palmer karakteri ise, Twin Peaks’in yalnızca bir başlangıç unsuru değil aynı zamanda kilit noktasıdır. Olaylar onun çığlıklarının yankılarıyla başlar ve aynı çığlıklarla…
Günümüzün toplumunda insan mağara duvarlarının gölgelerinde saklanmaktan çıkıp görünen bir varlık haline geldi. Artık insan, benliğinin sınırları dışında olan her yerde. Bunun sonucunda insan olmanın temel sorusu “ben kimim?” yerini “Acaba dışarıdan nasıl görünüyorum?” sorusuna bırakmış oldu. Sabah uyandığımızda ilk işimiz olarak dijital sahnemizi kontrol ediyoruz: Sosyal medyada, okulda ve hatta güvenli alanımız olan evde bile çeşitli rollere bürünerek adeta büyük bir tiyatro sahnesinde birer oyuncu gibi rollerimizi ilmek ilmek işliyoruz. Instagram’da atılan bir story, Tiktok’ta paylaşılan bir video, Linkedln’de bir başarı güncellemesi..Peki bunlar bir tesadüf mü? Acaba kimlik dediğimiz şey başından beri bir performans mıydı? Bu soruların cevabını sosyolog…