Bahar Yaka’nın Ayrıkotu Kitap’tan çıkardığı “Dikiş Tutmaz” adlı romanı, İstanbul’da eski bir apartmanda geçen, kayıp bir kız çocuğunun etrafında şekillenen karmaşık bir hikaye sunuyor. Roman, sıradan hayatların ardındaki görünmeyen gerçekleri ve insanın kendiyle olan mücadelesini, gizemli olaylar ve iç içe geçmiş karakterlerle birleştirerek okuyucuya sürükleyici bir deneyim yaşatıyor.
Hikayenin merkezinde, ortadan kaybolan Hicran’ın vakası yer alıyor. Bu kayboluş, zamanın ve mekânın sınırlarını aşan bir bulmacaya dönüşürken, romanın anlatısı yirmi üç farklı karakterin hayatlarına odaklanarak, birbirleriyle karmaşık bir şekilde bağlantılı olduklarını gösteriyor. Emlakçı Devran’ın karanlık işleri, Nazan’ın kendi kimliğini arayışındaki çabaları, aklını yitiren Ayşe’nin sakladığı sırları ve apartmanın loş merdivenlerinde yankılanan gizemli olayları tek tek ortaya çıkarıyor. Her karakter, kendi içindeki karanlıkla yüzleşirken, hikâye boyunca görünmeyen bir güç, olayları yönlendirerek karakterlerin kaderlerini birbirine bağlıyor.
Yazar Bahar Yaka, çok sesli bir anlatım tekniği kullanarak, karakterlerin iç dünyalarını derinlemesine inceliyor. Psikolojik çözümlemeleriyle insan doğasının en kırılgan yönlerini gözler önüne sererken, sıradanlığın içinde barındırdığı dehşeti ve kefaret arayışını ustalıkla işliyor. Roman, toplumsal maskelerin ardındaki gerçekleri de gözler önüne sererek, okuyucuya “Bazı yaralar neden asla kapanmaz?” sorusunu sorarak, derin bir sorgulama sürecine davet ediyor.
“Dikiş Tutmaz”, yalnızca bir binanın yıkılışını değil, aynı zamanda bu binayı ayakta tutan yalanların da çöküşünü sembolize ediyor. Romanın sonunda yaşanan büyük felaket, toplumsal maskelerin ardındaki karanlığı ve insan ilişkilerindeki kırılganlığı çarpıcı bir şekilde gözler önüne seriyor. Bahar Yaka, edebiyatın insanı ayna tutan gücüne inanan bir yazar olarak, günlük hayatın görünmeyen çatlaklarından sızan hikâyeleriyle okuyucuyu derinden etkilemeyi başarıyor.
