Bir Yükseliş Öyküsü Tosun Bank Raflarda
Çiftlik Bank nedir sorusu soranlar için bir “yükseliş” ve aynı zamanda çöküş öyküsü anlatan Tosun Bank kitabı raflardaki yerini aldı. İsmail Saymaz’ın kaleminden yakın zamanda gerçekleşen saadet zincirinin nasıl yükseldiğine ve sonuçlarının ne olduğuna tanık olunuyor.
Bir Rüyanın Başlangıcı
Türkiye’de özellikle 1980’li yıllardan itibaren saadet zinciri olarak adlandırılan ve katılımcılarına az yatırım ile büyük kazançlar vaat eden sistemler zaman zaman katılımcılarının büyük zarara uğramasına neden oluyorlar. Bunun kamuoyundaki en yakın örneği Mehmet Aydın ya da daha çok bilinen adıyla “Tosuncuk” tarafından kurulan Çiftlik Bank oluşturdu. Çiftlik Bank sahibi Mehmet Aydın henüz genç yaşında olmasına rağmen kurduğu sistem ile birlikte geniş kesimleri dolandırdı ve sonrasında ise kayıplara karıştı. Önce kendisi hakkında sahte ölüm haberleri çıkardı ama haberlerdeki detaylar kendisinin yaşadığını gösterdi. Dolandırılmış olan kurbanlar ise paralarını geri almak için hiçbir şey yapamıyorlar.
Çiftlik Bank’ın kuruluşu ve yükseliş dönemi aynı zamanda kitapta da anlatıldığı gibi Türkiye’deki son yıllarda egemen olmuş “köşe dönmecilik” zihniyetine dayanıyor. İnsanların hem umutsuzluktan hem de kendilerine verilmiş olan kısa yoldan zengin olma hülyasından Çiftlik Bank mağdurları büyük dersler çıkarmış olmalılar. Her ne kadar Çiftlik Bank dolandırıcılığı sonrasında bir kesimin paralarını geri almaya çalışanlar tarafından tekrar dolandırılması ironik olsa da Çiftlik Bank yakın tarihin ve yakın geçmişteki insanların nasıl şekillendiğini anlamak için iyi bir örnek olarak öne çıkıyor.
Her Zaman Aynı Vurgular
Tosun Bank kitabı gösterdiği üzere Mehmet Aydın aslında kimseyi kendisine yatırım yapması için zorlamadı. Kurmuş olduğu ve Ponzi sistemi olarak da adlandırılacak sistemi zamanın ruhunu yakalamasına yardımcı oldu. Açılışlarında bol milli ve dini referanslar kendisine kitle çekmeyi başardı. Açılışını yaptığı ama hiç faaliyete geçmeyen çiftliklerinde Osmanlı tarihinden, Türk tarihinden, dini öykülerden bolca referanslar görüldü. Kendisinin bu referansları katılımcılar için de “güven” unsuru oluşturdular. İsmail Saymaz detaylıca bu kısımlar üzerinde duruyor ve esasında dolandırıcılığı Mehmet Aydın’ın şahsına indirgemiyor. Son yıllarda toplumun yaşadığı değişimi de gözler önüne soruyor ve Mehmet Aydın nerede sorusunu soranlardan çok kitabı sosyolojik bir çıkarım yapmak isteyenlerin okuması daha yararlı olacaktır.