‘DOĞAL TAŞ İŞLEMECİLİĞİ BÖLÜMÜNÜN İLK MEZUNUYUM’
Doğal taş ve gümüş işlemeciliğini geleneksel yöntemlerle değil, akademik eğitimle öğrenen İsmail Hakkı Özak, Dokuz Eylül Üniversitesi’nin doğal taş işlemeciliği bölümünden 1985 yılında mezun oldu. O dönemde bu bölüm Türkiye’de oldukça nadirdi ve Özak, bölümün ilk mezunu olma unvanını taşıyor. Metal işçiliği geçmişi olan Özak, taş ve metalin bir araya geldiği bu alana duyduğu ilgiyle bu sanata yöneldi ve o günden beri bu alanda çalışmalarını sürdürüyor.
‘BURSA’DA TAŞI İŞLEYEN TEK KİŞİYİM’
Türkiye’de taş işlemeciliğinin geçmişte saray çevresinde önemli bir yere sahip olduğunu ancak zamanla unutulduğunu belirten Özak, Osmanlı döneminde saray tarafından korunan bu sanatın günümüzde yeniden canlandırılmaya çalışıldığını ifade ediyor. Özak, bildiği kadarıyla şu anda Bursa’da taşı işleyen tek kişi olduğunu vurguluyor.
‘EKMEĞİMİ TAŞTAN ÇIKARIYORUM’
Taş işlemeciliğinin doğadan başlayan zahmetli sürecini anlatan Özak, sırt çantasını alarak taş toplamak için arazilere gittiğini belirtiyor. Her bölgede farklı taşların bulunduğunu ve hangi taşın nerede çıktığını bilmenin önemli olduğunu vurguluyor. Doğadan taşı bulup getirdikten sonra eskiz aşamasına geçerek, taşı hangi takıya dönüştüreceğine karar veriyor. Kesim, yontma ve parlatma işlemlerinin ardından taş hazır hale geliyor. Daha sonra gümüşle birleştirerek, gümüşü eritip levha veya tel haline getirerek takıya şekil veriyor. Parlatma ve cilalama işlemlerinden sonra ürün tamamlanıyor. Doğada yaklaşık 4 bin mineral bulunduğunu ve bunlardan sadece 100 tanesinin takı yapımında kullanılabildiğini belirten Özak, ekmeğini taştan çıkardığını ve ülkesinin taşlarının işlenerek katma değer kazanması gerektiğini düşünüyor. Mesleğinin unutulmaya yüz tutması onu üzse de, bu işin keyfinin taşa verilen sevgiden kaynaklandığını ifade ediyor.