Başak Baysallı’nın yeni romanı “Başka Zamanların Adımları”, Everest Yayınları tarafından yayımlandı. Yazar, bu eserle üçlemenin son halkasını tamamlayarak, daha önce “Fresko Apartmanı” ve “Sarkaç” adlı eserleriyle başlattığı hikaye zincirini tamamlamış oluyor. Bu üçleme, zamanın akışını ve bireysel deneyimleri, toplumsal ve siyasi bağlamlarla iç içe ele alan, karmaşık ve çok katmanlı bir anlatı sunuyor.
Roman, Defne adında bir karakterin, ailesinin geçmişinden kalan izleri takip etme çabasını merkezine alıyor. Defne, bir fotoğraf albümünde kendine bir yer bulup, geleceği için bir karar verebilmek adına, geçmişle yüzleşmek ve kendi kimliğini inşa etmek zorunda. Hikaye, 1940’lardan başlayıp 2020’lere uzanan geniş bir zaman dilimini kapsıyor ve İstanbul’un farklı dönemlerindeki yaşamları, farklı karakterlerin gözünden aktarıyor.
Yazar, karakterlerinin hikayelerini, İstanbul’un kendine özgü atmosferiyle harmanlayarak, okuyucuyu farklı zamanlara ve mekanlara taşıyor. “Fresko Apartmanı” ve “Sarkaç” gibi önceki eserlerde olduğu gibi, bu romanda da bireysel hafızayla kolektif hafıza arasındaki ilişki, önemli bir tema olarak işleniyor. Karakterler, geçmişleriyle bağlarını koparmakta zorlanıyor ve mazinin onları içinde çoğaltıyor.
Romanın anlatımı, güçlü imgeler ve metaforlarla dolu. Örneğin, “Avram, İstanbul gibi, diye fısıldadı; gözünden iki damla yaş süzüldü, öyle hatırlıyorum ya da bilmiyorum, şimdi anlatırken bu tabloya gözyaşlarını ben yakıştırmış olabilirim.” cümlesi, İstanbul’un karakterler üzerindeki etkisini ve onların geçmişle olan bağlarını vurguluyor. Bu eser, okuyucuya, zamanın akışını ve bireysel deneyimlerin karmaşıklığını düşündüren, unutulmaz bir okuma deneyimi sunuyor.
