Romen edebiyatının önde gelen isimlerinden Mircea Cărtărescu’nun “Nostalji” adlı romanı, Holden Kitap etiketiyle ve Hüseyin Tüzün’ün çevirisiyle okuyucuyla buluştu. İlk olarak 1993’te yayınlanan ve Doğu Avrupa edebiyatının dikkat çekici yapıtlarından biri olarak nitelendirilen “Nostalji”, yazarın okuyucuyu bilinçaltının derinliklerine, çocukluğun gizemine ve düşlerin karmaşık dünyasına doğru bir yolculuğa çıkardığı bir eser.
Gevşek bir şekilde birbirine bağlı beş öyküden oluşan roman, hem bireysel hem de toplumsal hafızanın katmanlarını inceliyor. Cărtărescu, gündelik yaşamın içinde aniden ortaya çıkan metafiziksel kırılmalar aracılığıyla zaman kavramını, kimlik arayışını ve varoluşun anlamını sorguluyor. Romanın atmosferini şekillendiren unsurlar arasında Bükreş’in puslu sokakları, gerçekle düş arasında salınan görüntüler ve çocukluk anılarının büyülü yankıları yer alıyor.
Yazar, Borges’in labirentlerini, Kafka’nın karamsarlığını ve Márquez’in büyülü gerçekçiliğini harmanlayan özgün bir üslupla okuyucuya eşsiz bir evren sunuyor. “Nostalji”, sadece bir roman olmanın ötesinde, hayal gücünün sınırlarını zorlayan ve okuyucuyu derin bir içsel keşfe davet eden bir deneyim olarak öne çıkıyor.
Cărtărescu’nun şiirsel diliyle dokunan bu eser, “nostalji” kavramını sadece geçmişe duyulan özlem olarak değil, varoluşun kendisine yönelik bir arzu olarak yeniden tanımlıyor. Roman, Komünist Bükreş’in kasvetli atmosferini tuhaf ve büyülü bir ortama dönüştürerek okuyucuyu farklı bir dünyaya taşıyor. Rus ruletinde mermi sayısını sürekli artıran bir adam, araba kornasını bir müzik aletine dönüştüren bir mimar, gerçekle hayali ayırt etmekte zorlanan bir kız ve mahalleye yeni taşınan esrarengiz bir çocuk, Cărtărescu’nun gölgesi altında bir araya geliyor. Kağıt hışırtıları, daktilo sesleri ve gece yarısı kapıyı çalan tedirgin edici yumruklar, romanın atmosferini yoğunlaştırıyor. Gerçeklikle sembolizmi, zamanla miti bir araya getiren bu eser, okuyucusuna kendini şanslı hissettiren nadir romanlardan biri olarak değerlendiriliyor.
