David Graeber ve David Wengrow’un ortak eseri “Her Şeyin Şafağı”, Epsilon Yayınevi etiketiyle okuyucuyla buluştu. Kitap, sosyal evrim hakkındaki temel varsayımları sorgulayarak, insanlığın geleceği için yeni özgürleşme ihtimallerini ortaya koyuyor.
Kitapta, uzak atalarımızın nesiller boyu ya özgür masumlar ya da vahşi savaşçılar olarak nitelendirilmesine karşı çıkılıyor. Uygarlığın, ancak bu ilkel özgürlüklerden vazgeçerek veya içgüdüleri kontrol altına alarak elde edilebileceği görüşü eleştiriliyor. Graeber ve Wengrow, bu tür teorilerin 18. yüzyılda, Avrupalıların yerli halklara yönelik eleştirilerine karşı geliştirilen muhafazakâr tepkiler olduğunu belirtiyor. Bu tartışmanın yeniden ele alınması, tarımın, mülkiyetin, kentlerin, demokrasinin, köleliğin ve uygarlığın kökenleri de dahil olmak üzere, insanlık tarihini nasıl anlamlandırdığımız konusunda önemli sonuçlar doğuruyor.
Kitapta şu sorulara yanıt aranıyor: İnsanlar evrimsel geçmişlerini küçük avcı-toplayıcı gruplar halinde geçirmedilerse bunca zaman ne yapıyorlardı? Tarım ve şehirleşme, hiyerarşi ve tahakkümün başlangıcı değilse ne tür sosyal ve ekonomik örgütlenmelere yol açtı? Arkeoloji ve antropolojideki araştırmalara dayanarak, yazarlar, tarihin, sanıldığından daha belirsiz, eğlenceli ve umut dolu olasılıklarla dolu olduğunu savunuyorlar.
“Her Şeyin Şafağı”, insanlık tarihine dair anlayışı temelden değiştirerek, yeni özgürlük biçimlerini ve toplumsal örgütlenme yollarını hayal etmeye davet ediyor. Nassim Nicholas Taleb, kitabı “Sadece bir kitap değil, entelektüel bir şölen. Her bölümünde zihinlerimizde yer etmiş düşünsel kalıpları kolayca yerle bir etmeyi başarıyor. Titiz, derin araştırmaların ürünü olması ve keyifle okunması da cabası” şeklinde değerlendiriyor.
