Thomas Mann’ın eserlerindeki belirgin özellik, temaların ve karakterlerin tasarımı ile dilin üslup açısından titizlikle ele alınmasıdır. Onun için yazmak, yaşamaktır ve yaşamı derinlemesine hissetmekle eşdeğerdir. Bir yayınevi, Mann’ın yazmak ve yazarlık üzerine çeşitli yapıtlarında, yazılarında ve söyleşilerinde dile getirdiği 13 öğüdü derledi. Bu öğütlerin bazıları önemli bulunurken, bazıları daha az önemli görülebilir veya farklı şekillerde değerlendirilebilir.
Peki, yazar olmak için hangi duygu ve anlayış yetenekleri gereklidir? Mann’a göre, dünyada yazmaktan başka bir şey istemediğinizi, sözcüklerle hareket etmenin, hayal kurmanın, hissetmenin, yorumlamanın ve biçimlendirmenin tek yolu olduğunu düşünüyorsanız yazar olabilirsiniz. Dünya ve insanlara samimi bir şekilde yaklaşmanın tek yolu budur. Aksi takdirde bu mümkün değildir.
Yazar, aynı zamanda bir başkaldırıcı mıdır? Mann, bir yazarın çoğu alanda işe yaramaz olduğunu, sadece gereksiz şeylerin peşinde olduğunu ve devlete yararlı olmanın yanı sıra özel bir kavrayış yeteneği taşımadığını belirtir.
Bazen bir şiirin ortaya çıkması için ne kadar tembellik etmek, can sıkıntısı çekmek ve hiçbir şey yapmamak gerektiğini kim bilebilir? Bazen bir puro tedarikçisine gönderilen bir kartpostal, bir günün tüm üretimi olabilir. Çok uyumak, boş bir zihinle amaçsızca dolaşmak… Kısacası, çoğu zaman bir köpeğin yaşamına benzer bir durum söz konusudur.
Mann, büyük gelirlerden refah bekleyenlerin görüşünde olmadığını ifade eder. Gelir elde eden bir sanatçı küçümsenmemelidir. Ancak, ekonomik durumu düzeltmek için “kitsch” yapmak zorunda da değilsiniz. Bir kişiyi yazar yapan şey, ruhlandırma yeteneğidir. Yazınsal kurgulama yeteneği, yazarlık mesleğinin tek ölçütü olamaz. Yazarlık sadece kurgulama yeteneği değildir; yazarı yazar yapan şey, ruhlandırma yeteneğidir.
Okumadan yazmak mümkün müdür? Mann, okuma olmadan kökten gelen dehanın bir yanılgı olduğunu belirtir. Alkol yoluyla “esinlenme”nin önemsemediği bir şey olduğunu, buna inanmadığını ve “havasında olmaya” da inanmadığını söyler. Bu tür durumları, gerçek yaratıcılıkla az ilgisi olan acemilik olarak değerlendirir. Yazar için gerekli olan şey, iyi uyumak, taze olmak, günü gününe çalışmak, dolaşmaya çıkmak, temiz hava, az sayıda insan, iyi kitaplar, huzur ve sakinliktir.
Yaşamdan tat almak sıkı bir şekilde engellenmiştir. Yaşamı sergilemek, yazarın tüm gücünü alır, özellikle bu güçler zaten zayıfsa… Şarap içmem, saat onda yatarım ve her bakımdan dikkatli yaşarım.
Yetenek kolay bir şey değildir, önemsiz şeylerle oyalanmak da değildir. Yetenek, kesinlikle yapabilmek de değildir. Yetenek, özlü bir gereksinimdir… En büyükler için, hiçbir şeyle yetinmeyenler için, yetenek en keskin kamçıdır. Çalışmak için çalışmak olmaz. Yan gelip yatmanın acılarından doğan korkuyla kötü kitaplar yazmak ahlak dışıdır.
Sanat ve yazın ne kadar önemsenmelidir? İnsanın zamanı olmalıdır. Zaman bir lütuftur; saygı duyulduğunda ve dikkatle kullanıldığında iyi sonuçlar verir. İhtiyaç duyulanı sessizce sağlar ve beklenmedik sürprizler sunar.
Rol yapmanın, savunmacılığın, oyun oynamanın, konunun üzerinde olmanın artığı, inançsızlıktan geriye kalan ve o anda konuşana hak veren yazınsal yanıltmacılıktan geriye kalan bir şey mutlaka kalır.
Son olarak, sanatı o kadar da ciddiye almamak gerekir.