Eski Netflix anime yapımcısı ve Salamander Pictures CEO’su Taiki Sakurai, anime sektöründe yapay zeka kullanımını savunarak, animatörlerin üzerindeki iş yükünün “insanlık dışı” olduğunu dile getirdi. Sakurai, CEATEC etkinliğinde Ekim ayında düzenlenen “Yapay Zeka Aracısı Endüstri Devrimi: Japonya’nın Potansiyelini Açığa Çıkarmak” başlıklı panelde konuştu.
Sakurai’ye göre, izleyicilerin makinelerin insan gücünün yerini alacağına dair endişeleri, animatörlerin zorlu programlar altında çok sayıda kareyi elle çizmek zorunda kalmaları gerçeğini göz ardı ediyor. AI’ya verilen tepkiler sektörlere göre değişiyor; mangaka endüstrisinde, yapay zeka sanatçıların doğrudan yerini alabileceği için daha güçlü bir “alerjik reaksiyon” gözlemleniyor. Ancak animasyonda sürecin hala görüntüleri hareketli dizilere dönüştürmeyi gerektirdiğini ve mevcut teknolojinin tam animasyonu otomatik olarak oluşturamadığını vurguladı.
Sakurai, bazı hayranların yapay zekayı “insanlık dışı” olarak nitelendirmesine karşılık, animatörlerden 100.000’e kadar elle çizilmiş görüntü üretmelerinin istenmesinin de sektör çalışanları için aynı derecede insanlık dışı olabileceğini savundu. Sakurai, “Düşen doğum oranları nedeniyle sektöre giren gençlerin sayısının azalmasıyla birlikte, yapay zeka her şeyin kontrolünü ele geçirdiğinde animasyon stüdyolarında çalışan tek bir kişi bile kalmayabilir. Bu neredeyse kara bir mizah halini alıyor” şeklinde konuştu.
Netflix’teki “The Dog and The Boy” adlı üç dakikalık kısa filmi örnek gösterdi. Bu filmde insan karakterleri elle çizilmiş, köpek CG ile işlenmiş ve arka planlar yapay zeka kullanılarak oluşturulmuştu. Sakurai, yaklaşık üç yıl önce yayınlanan bu kısa filmin, Netflix’in insan çalışanları ortadan kaldırmaya ve tüm görselleri yapay zeka ile üretmeye çalıştığı iddialarıyla önemli bir tartışmaya yol açtığını belirtti. İkinci bir bölümün varlığına rağmen, tepkiler nedeniyle duyurusu ertelenmişti.
Şu anda kendi şirketinde yapay zeka ile ilgili görüntü deneylerine devam eden Sakurai, teknolojinin ne kadar ilerlediğini vurguladı. “The Dog & The Boy’u yaptığımızda, yapay zeka henüz emekleme aşamasındaydı. Görüntü tabanlı üretim yerine, komutlar vermeniz ve yapay zekanın görüntüleri çıktı olarak vermesini sağlamanız gerekiyordu. Sonra istediğimize en yakın görüntüyü seçip geri kalanını elle düzeltiyorduk; bu çok analog bir iş akışıydı.”
Şirketinin üzerinde çalıştığı projelerden biri, konsept sanatçısı Kenichiro Tomiyasu’nun kabataslak çizimlerini içeriyor. Sadece Tomiyasu’nun sanat eserleriyle eğitilmiş bir yapay zeka modeli, bu taslakları tamamlanmış görüntülere dönüştürerek Tomiyasu’nun bunları nasıl tamamlayacağını tahmin ediyor. Sistem yaklaşık 100 varyasyon oluşturuyor ve Tomiyasu kendi çalışmasına en çok benzeyeni seçiyor.
Sakurai, bunun Tomiyasu’nun izniyle ve eğitilmiş yapay zeka modelinin proje tamamlandıktan sonra silineceği anlayışıyla yapıldığını belirtti. Bu sayede sanatçı, aracı bir tür kişisel asistan olarak güvenle kullanabiliyor. Sakurai, bu yaklaşımın insanların sıfırdan bire ve birden dokuza yaratmalarına olanak sağladığını, muhtemelen aradaki adımları atladığını söyledi. “Animasyon endüstrisi akut bir işgücü sıkıntısıyla karşı karşıya ve bu deneyin arkasındaki bağlam da bu” diye ekledi.
Daha önce Production I.G.’de senarist olarak çalışan Sakurai, “Ghost in the Shell: Stand Alone Complex” gibi yapımlara katkıda bulundu. Daha sonra Netflix’e katılarak “Cyberpunk: Edgerunners”, “Gundam: Requiem for Vengeance” ve “Pokémon Concierge” gibi yapımların yapımcılığını üstlendi. 2023’te Salamander Pictures’ı kurdu ve şu anda başkan ve CEO olarak görev yapıyor.
