Reyhan Karaarslan’ın romanı “Karanlıkta Bir Çatlak”, Bilgi Yayınevi etiketiyle okuyucuyla buluştu. Roman, doğanın döngüsü ve insanın içsel yolculuğu üzerine yoğunlaşıyor.
Romanın konusuna göre, su bazen sakin bir göl, bazen ise yıkıcı bir sel olarak karşımıza çıkıyor. Orman canlı bir organizma gibi nefes alıp veriyor. Ardıç ağacının altında zamanın akışı değişiyor, duruyor ve yeniden başlıyor. Kökler, çakırdikenlerin sıkıca sardığı yerden kurtuluyor ve karanlıkta bir çatlak beliriyor. Bu çatlak, yaşamın tüm ihtişamıyla, ışık ve güzellik içinde akmasını sağlıyor.
Hikâyenin merkezinde, yaşadığı ağır bir hastalığın ardından bedeni zayıflayan Lale bulunuyor. Ölümle yüzleşmeye hazırlanan Lale, ormanın derinliklerindeki bir evi kendine sığınak olarak seçiyor. Burada, hem bedenini hem de ruhunu saran çakırdikenlerle mücadele ederken, Dodik adında şifacı bir kadın ve küçük Gülizar ile tanışıyor. Lale, Gülizar’a kol kanat gererek adeta kendi çocukluğunu iyileştirme fırsatı buluyor. Gülizar da Lale’ye sığınıyor, onun sevgisi ve ilgisiyle büyüyor. Bu sayede, eksik iki yaşam birbirine tutunarak tamamlanmanın yolunu arıyor.
Bu süreçte onlara rehberlik eden Dodik, doğanın gücünü ve eğilimlerini insanlara aktaran bir aracı gibi. Ardıç ağacının gövdesinde yeniden canlanan, yılanları elleriyle ısıtan ve kurtların sesini duyan Dodik, doğayla insan arasındaki bağı temsil ediyor.
Karaarslan, bu romanıyla kadim bir hikâyeyi doğanın ritmine uyum sağlayarak anlatıyor. Eser, eksilmenin ve yeniden yeşermenin katmanlı bir yolculuğuna dönüşüyor. Hafifliğe ve kimsesizliğe övgüler sunan “Karanlıkta Bir Çatlak”, okuyucusunu denemekten çekinmeyen, incelikli bir anlatımla karşılıyor. Roman, insan ve doğa arasındaki ilişkiyi, kayıpları ve yeniden doğuşu derinlemesine işleyen bir yapıt olarak öne çıkıyor.