Kararın gerekçesi, gazeteci Merdan Yanardağ’ın “4 Soru 4 Yanıt” programında kullandığı ifadeler oldu. RTÜK, söz konusu açıklamaların kamu düzenini bozabileceği ve halkı kin ile düşmanlığa sevk edebileceği gerekçesiyle cezai yaptırımı uyguladığını açıkladı.
RTÜK kararında, Yanardağ’ın FETÖ ile ilgili olarak “siyasal İslamcı örgütlenme” tanımına yer vermesi ve 15 Temmuz’a ilişkin “kutlanacak bir an görmüyorum” şeklindeki sözlerinin, “Demokrasi ve Millî Birlik Günü’nü değersizleştirme” olarak değerlendirildiği belirtildi. RTÜK’e göre bu ifadeler, halkı kin ve düşmanlığa tahrik etme riski taşıyor.
TELE1 Lisans Tehlikesiyle Karşı Karşıya
RTÜK’ün verdiği ceza, TELE1’i daha ciddi bir yaptırımın eşiğine getirdi. Aynı ihlalin bir yıl içinde tekrarlanması durumunda, kanalın yayın lisansının iptal edilebileceği bildirildi. Bu durum, son dönemde benzer yaptırımlarla karşı karşıya kalan diğer muhalif yayın organlarıyla benzer bir sürece işaret ediyor.
RTÜK ayrıca, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’in tutuklanmasının ardından düzenlenen basın toplantısının canlı yayınında, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın sert eleştirilerinin de yayın ilkelerini ihlal ettiği kanaatine vardı. Başarır’ın “onurunuz varsa, cesaretiniz varsa, şerefiniz varsa” ifadelerinin eleştiri sınırlarını aştığına hükmeden kurul, bu yayın nedeniyle hem TELE1’e hem de Halk TV’ye yüzde 3 oranında idari para cezası uyguladı.
CHP’li Üyeden Tepki: “Demokratik Toplumla Bağdaşmaz”
RTÜK’ün CHP kontenjanından seçilen üyesi Tuncay Keser, verilen cezaların basın ve ifade özgürlüğü açısından ciddi endişeler yarattığını söyledi. Keser, “Sözcü TV’ye uygulanan 10 günlük yayın durdurma cezasıyla zaten medyada eşi benzeri görülmemiş bir baskı yaşanmıştı. Şimdi aynı süreç TELE1 için de işliyor. Eğer bu yaptırımlar bir yıl içinde tekrarlanırsa TELE1’in lisansının iptali gündeme gelecek,” ifadelerini kullandı.
Keser, yaşananların demokratik değerlerle bağdaşmadığını vurgulayarak, bu tür cezaların basın özgürlüğüne darbe vurduğunu ifade etti.
RTÜK’ün son kararları, basın ve yayın kuruluşlarının ifade özgürlüğü kapsamında yaptığı eleştirilerin hangi sınırlar içinde değerlendirileceği konusunu bir kez daha gündeme taşıdı. Özellikle muhalif medyaya yönelik art arda gelen cezalar, medya üzerindeki denetim tartışmalarını yeniden alevlendirdi.