José Saramago’nun “Portekiz’e Yolculuk” adlı eseri, Kırmızı Kedi Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Kitap, yazarın 1979 sonbaharında çıktığı altı aylık uzun bir seyahati konu alıyor. Saramago, bu yolculukta sadece bir turist gibi yüzeyde kalmak yerine, ülkesini derinlemesine keşfetmeyi amaçlayan bir gezgin gibi hareket ediyor. Portekiz’i karış karış gezerken, diktatörlük rejiminin bıraktığı izleri silmeye çalışan ülkesini gözlemliyor.
Yazarın bu seyahat sırasında tuttuğu notlar, daha sonra aynı adla kitaplaşıyor. Saramago, kendine özgü anlatım tarzıyla deneyimlerini hikâyeleştirirken, sanat, mimari ve tarih alanındaki engin bilgisiyle Portekiz kültürüne, tarihine ve halkına dair kapsamlı bir belge ortaya koyuyor.
“Portekiz’e Yolculuk”, bir gezginin yolculuk hikayesi olmasının yanı sıra, yolculuğun gezgini nasıl etkileyip dönüştürdüğünü de anlatıyor. Yazar, öznellik ve nesnellik arasındaki etkileşimi, gören ile görülenin kasti olarak bütünleşmesini ustalıkla işliyor. Yolculuk boyunca yaşanan şok, uyum, tanıma, keşif, doğrulama ve şaşkınlık gibi duygular, okuyucuyu da bu deneyime ortak ediyor.
Saramago’nun bu eseri, sadece bir gezi rehberi değil, aynı zamanda bir iç yolculuk. Yazar, ülkesini gezerken aslında kendi içine, kendi kültürüne de bir yolculuk yapıyor. Haftalar boyunca dış dünyayı yansıtan bir ayna, gölgeleri ve ışıkları geçiren bir cam, halkın izlenimlerini, seslerini ve fısıltılarını kaydeden hassas bir plaka gibi davranıyor. Kitap, okuyucuya konforlu yol haritalarını bir kenara bırakıp, kendi yolunu çizmeye, kaybolmayı göze almaya ve yeni yollar keşfetmeye davet ediyor. Duygularını kaydetmeye teşvik ediyor ve gezmenin mutluluğun sayısız yüzünden biri olabileceğini vurguluyor. Kitap, bir model değil, bir örnek olarak sunuluyor. Okuyucuya, çiçeklerini emanet edebileceği birini bulup, yolculuğa başlaması ya da yeniden başlaması için ilham veriyor; çünkü hiçbir yolculuk nihai değildir.