M. Özgür Mutlu’nun yeni romanı Ten Alfabesi, İthaki Yayınları’ndan çıktı. Roman, adalet ve hakikat arayışına tutkun bir karakter olan Ferit’in, bir gazetede yayımlanan yazısının ardından Koza’da başlayan sıra dışı bir yolculuğunu konu alıyor. Ferit’in bulunduğu bu mekan, hem bir hastane hem de bir cezaevi arasında bir yerde duruyor; devletin şefkat ve tahakküm arasındaki ince çizgiyi bulanıklaştıran, tuhaf bir yapı sunuyor. Bu durum, iyileştirme söylemleriyle kapatılmış kapıların ardında özgürlüğün nerede bittiğini ve itaatin nerede başladığını ayırt etmenin giderek zorlaştığını gösteriyor.
Mutlu, Ten Alfabesi’nde görünmez bir tel örgü içinde yaşayan, sınırların farkına varan insanların hikayesini anlatıyor. Roman, devletin bedeni ve zihni aynı anda kuşatan iktidar biçimlerini, dilin sessizce nasıl dönüştüğünü ve özgürlüğün nasıl aşındığını derinlemesine inceliyor. Karakterler, kendi inançlarının ve algılarının gerçekliği sorgularken, kendilerini bir tür oyun alanında, fırtınaya tutulmuş bir tekne gibi savrulmuş hissetmektedirler.
Romanın içinden geçen bir pasaj, bu durumu çarpıcı bir şekilde özetliyor: “İnandırıldığımız, tüm inandıklarımız kadar gerçek olmama ihtimalini göz ardı ettiğimiz bir yalan değil de ne özgürlük? Peşinden koştuğumuz, ucubeleşmiş bir fikir… Asla kendi vermediğimiz kararları, bize kendimizin verdiğini düşündürten, sonsuz sandığımız şehrin sokaklarında, fırtınaya tutulmuş bir tekne misali savrulduğumuz o büyük oyun alanını bize bahşeden saplantı. Söylenmekten eskimiş, yıpranmış, yavan bir sözcük.”
M. Özgür Mutlu, Ten Alfabesi ile okuyucuyu, iktidarın ve özgürlüğün sınırları sorgulamaya teşvik eden, düşündürücü bir eserle karşı karşıya bırakıyor. Roman, devletin kontrol mekanizmalarını ve bunların bireyler üzerindeki etkilerini, dilin manipülasyonunu ve insanın kendi kimliğini arayışını etkileyen görünmez güçleri ustalıkla işliyor. Mutlu’nun bu romanı, okuyucuyu derin bir düşünce sürecine sokarken, aynı zamanda bireyin kendi özgürlüğünü ve gerçekliğini keşfetme ihtiyacını da hatırlatıyor.
