Yazar Rooney’nin, eserlerinden elde edeceği telif gelirlerini bu gruba bağışlayacağını açıklamasının ardından, Başbakanlık sözcüsü yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Yasaklı bir örgüte destek vermek, Terörle Mücadele Yasası kapsamında bir suçtur ve kolluk kuvvetleri bu yasayı uygulamakla yükümlüdür.”
Yetkili, doğrudan Rooney’nin ismini anmasa da, destek açıklamalarının yasalar çerçevesinde değerlendirileceğini vurguladı. Sözcü ayrıca, “Bu durum, meşru protesto hakkı ile terör örgütlerine verilen destek arasındaki farkın altını çizmektedir,” dedi.
“Beni Terör Destekçisi Olarak Görüyorlarsa, Öyle Olsun”
Uyarı, Rooney’nin The Irish Times’ta yayımlanan dikkat çekici makalesinin ardından geldi. Yazısında İngiliz yasalarının kendisini “terör destekçisi” olarak tanımlaması halinde buna razı olduğunu belirten Rooney, “Soykırıma karşı doğrudan eylemleri desteklemeye devam edeceğim” dedi ve Filistin Hareketi’nin üyelerini “cesur bireyler” olarak tanımladı.
Filistin Hareketi Temmuz’da Yasaklandı
Palestine Action, 5 Temmuz 2025’te İngiltere’de resmi olarak terör örgütü ilan edildi. Kararın, grubun bazı üyelerinin RAF Brize Norton hava üssünde askeri uçaklara kırmızı boya püskürtmesi ve yaklaşık 7 milyon sterlinlik maddi hasara yol açmasının ardından alındığı bildirildi.
Yasak kararının ardından geçen sürede, grubun faaliyetleriyle bağlantılı olarak 700’den fazla kişi gözaltına alındı. Sadece bu ay başında Londra’daki Parlamento Meydanı’nda düzenlenen protestolarda 500’den fazla kişi tutuklandı. Polis verilerine göre, terör suçlamalarıyla karşı karşıya kalan kişilerin önemli bir kısmı 60 yaşın üzerinde.
Sally Rooney’nin Filistin’e Desteği İlk Değil
34 yaşındaki yazar, uzun süredir Filistin davasına açık destek veriyor. 2021 yılında yayımlanan romanı Beautiful World, Where Are You’nun İbranice baskısının İsrailli bir yayınevi tarafından çevrilmesini reddetmiş, bu kararıyla uluslararası gündeme gelmişti.
Son yazısında İngiltere hükümetini “temel hak ve özgürlükleri bastırmakla” suçlayan Rooney, alınan kararların “ülkedeki kültürel ve entelektüel yaşam üzerinde kalıcı etkiler bırakabileceğini” savundu.