Gözyaşı, sosyal hayatın binlerce yıllık bir parçası olarak, antik dönemlerden günümüze çeşitli amaçlarla kullanılan şişelerin odağında yer almıştır. Parfüm ve zehir gibi farklı içeriklere ev sahipliği yapan bu şişeler, özellikle gözyaşı şişeleri aracılığıyla duygusal bir anlam kazanmıştır.
Gözyaşı şişeleri, hem milattan önce hem de milattan sonraki dönemlerde, özellikle askerlerin uzun süren savaş görevleri sırasında ortaya çıkmıştır. Bu şişeler, eşlerin birbirlerine duydukları sevgiyi ifade etme aracı olarak tasarlanmıştır. Savaşta olan eşlerinden ayrı kalan kadınlar, bu şişelere gözyaşlarını biriktirerek kocalarına olan derin sevgilerini göstermeye çalışmışlardır.
Gözyaşı şişeleri, kadınların kocalarına olan sadakatlerini, bağlılıklarını ve ayrılık acısını ifade etmelerinde önemli bir rol oynamıştır. Kadınlar, gözlerinden akan her damla yaşı bu şişelerde toplayarak, eşlerine olan özlemlerini ve çektikleri üzüntüyü somut bir şekilde göstermeyi amaçlamışlardır. Bu şişeler, sadece birer kap değil, aynı zamanda birer sevgi ve bağlılık sembolü olarak kabul görmüştür. Gözyaşı şişeleri, antik çağların duygusal derinliğini ve insan ilişkilerinin karmaşıklığını gözler önüne seren önemli bir tarihi eser niteliği taşımaktadır.