Sanatçı Melek Zeynep Bulut’un “Açık Anıtlar” isimli serisi, 1 Aralık’tan itibaren The Design Museum’da sanatseverlerin beğenisine sunulacak. Kamusal alan kavramını yeniden ele almaya teşvik eden ve izleyicisiyle etkileşim halinde sürekli bir dönüşüm geçiren bu çalışma, 2025 Londra Tasarım Festivali’nin dikkat çeken projelerinden biri olarak belirlendi.
Uluslararası alanda beş ödül kazanmış olan “Açık Anıtlar”, anıtsal formlar, hafıza objeleri ve kültürel kavramları birer araç olarak kullanıyor. Bu sergi kapsamında, The Design Museum’un bahçesi bir deneyim alanına dönüştürülüyor. Melek Zeynep Bulut’un eserlerinde sıklıkla rastlanan soyut ve somut arasındaki ince çizgi, sanat ve tasarımın kesişim noktası, bu sergide de kendini gösteriyor ve sanatçı, ziyaretçileri şehrin hafızasıyla etkileşime geçmeye davet ediyor.
Melek Zeynep Bulut, “Açık Anıtlar”ın bağlantı kurma amacı taşıyan bir buluşma noktası olduğunu, katılıma açık ve bunu destekleyen bir alan olarak varlık gösterdiğini ifade ediyor. Sanatçı, bu eserlerin başlangıcı ve sonu olmayan, temel geometrik formların estetik yorumları olarak şekillendiğini, kent içinde soyut “oyunculara” dönüştüğünü ve hem bağımsız eserler olarak hem de bir araya geldiklerinde bütünsel bir kompozisyon oluşturabildiklerini belirtiyor. Ziyaretçilerin katılımıyla sergi, hem bir deneyim hem de bir izleme nesnesine dönüşüyor ve ucu açık bir “ütopik kent” sahneleniyor.
“Açık Anıtlar”, kent mobilyasının temel işlevlerini yerine getirirken, aynı zamanda kente dayatılmayan, aksine onun formlarıyla bütünleşen soyut bir mekan anlayışıyla buluşma ve karşılaşmalara zemin hazırlıyor. Toplumsal hafızayı çağrıştıran ve ışıkla desteklenen formlar, “rammed earth” tekniğiyle tamamen topraktan üretilerek sürdürülebilir bir özellik taşıyor. Sıkıştırılmış toprak, yeryüzünün en eski yapı tekniklerinden biri olarak hem doğallığı hem de çağdaş yorumuyla eserlerin temelini oluşturuyor. Katman katman sıkıştırılarak oluşturulan bu yapılar, zamanın ve kolektif hafızanın izlerini taşıyan toprak dokusunu gözler önüne sererken, aynı zamanda günümüze ait yeni bir dilin düşünülmesine öncülük ediyor. Malzemenin yalınlığı ve dokusu, ziyaretçilere yavaşlamaları ve kendi varlıklarıyla daha derin bir bağ kurmaları için bir kamusal hayal sunuyor.
Melek Zeynep Bulut, İstanbul ve Londra’da çalışmalarını sürdüren çok yönlü bir sanatçı ve tasarımcıdır. Çalışmaları; mekan, deneysel mimari, algısal kurgu ve görsel sanatların bir sentezi olarak öne çıkıyor. Bulut, maddenin çok katmanlı yapısını, insan duyularını, hareketleri ifade etmeyi ve bilinci odak noktasına alarak, varoluşun ve öznelliğin mekan tarafından nasıl şekillendiğini araştırır ve sergiler. Deneysel mimari, heykel, yerleştirme, fotoğraf, performans, resim ve video sanatları gibi farklı disiplinlerde üretim yapmaktadır.
The Design Museum, yaratıcı endüstrileri, eğitim dünyasını ve kamuoyunu bir araya getirerek yeni fikirlerin keşfedildiği, çok yönlü ve sürekli gelişen bir kültür kurumudur. Bir vakıf olarak faaliyet gösteren müze, yenilikçi sergileri, uluslararası iş birlikleri, araştırma projeleri ve eğitim programlarıyla tasarımın gezegenimizin ve tüm canlıların daha iyi bir geleceğe ulaşmasında nasıl dönüştürücü bir rol üstlenebileceğini gösteriyor.
