Jérôme Ferrari’nin “Sentinel Adası” adlı romanı, Everest Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Eser, çağdaş Fransız edebiyatının önde gelen isimlerinden olan ve Goncourt Ödülü sahibi Ferrari’nin kaleminden çıkmış bir yapıt olarak dikkat çekiyor ve ilk kez Türkçeye çevriliyor.
Romanın merkezinde, dış dünyayla herhangi bir iletişim kurmayan bir ada olan Sentinel Adası metaforu üzerinden kitle turizminin bir bölgeyi nasıl dönüştürdüğü ele alınıyor. Korsika’nın bir sahil kasabasında, “turizm mucizesi” sayesinde servet sahibi olan Romani ailesinin üç nesillik süreci, ironik bir bakış açısıyla anlatılıyor. Bu anlatı, modern dünyada yerel kimlik ile yabancı varlığı arasındaki gerilimi gözler önüne seriyor.
“Sentinel Adası”, zenginliğin artmasıyla çıkarların yozlaşmasını, ruhların solmasını ve insanların birbirine yabancılaşmasını konu alıyor. Uzayan kışların ardından, bir çocuk otuz santimlik bir bıçakla intikam almaya kalkışıyor. Ferrari, eserinde kara mizahı, felsefi derinliği, psikolojik katmanları ve acımasız gözlemciliği bir araya getirerek, dünyanın her tatilde yeniden yaşadığı o kolektif travmayı bir aile destanıyla sunuyor. Hikaye, kıyıya ilk ayak basan kişinin, en barışçıl ve halisane niyetlerle hareket etse dahi, bir aziz ya da dünyanın kurtarıcısı olsa bile öldürülmesi gerektiği düşüncesi üzerine kurulu. Bu, yabancılaşma ve değişim karşısında duyulan derin kaygıyı simgeliyor.
