DosyaHaber

Ağustos ayında kaçırmamanız gereken kitaplar

Ağustos ayının gelmesiyle birlikte yeni raflarda yerini alan veya almak üzere olan kaçırmamız gereken kitapları sıraladık.

Ağustos ayının gelmesiyle birlikte yeni raflarda yerini alan veya almak üzere olan kaçırmamız gereken kitapları sıraladık.

Yatakta Sigara İçmenin Zararları

“Yeni Arjantin Anlatısı” akımının temsilcilerinden, gotik ve ürpertici yapıtlarıyla dönemimizin en önemli ve üretken isimlerinden Mariana Enriquez ünlü şarkıcı-şair Nick Cave, Patti Smith gibi müzisyenlerden de etkilenen sıkı bir punk aynı zamanda. Cortázar, Borges ve Silvino Campo gibi Arjantinli yazarların geleneğinden gelen yazar, terör yılları ve kayıplarıyla Arjantin toplumunun sıkıntılarına da duyarlı bir anlatıcı.

İlk öykü kitabı Yatakta Sigara İçmenin Zararları’nda yer alan on iki öyküsünde, ölümcül bir estetiği halk söylenceleriyle, pop kültürünü şehir sapkınlıklarıyla kaynaştırıyor. İsyankâr gençler, doyumsuz kadınlar, tanıdık cadılar, sessiz hayaletlerle dolu hikâyeler, gerçekçi büyülü atmosferleriyle okuru alabildiğine sürüklüyor.

Açık saçık diliyle, bilinçdışının derinliklerinde dolaşan mizahıyla, taviz vermez cüretiyle, karanlığın kalbine tereddütsüz hücumuyla Enriquez umulmadık ustalıkta, hayranlık uyandıran kara bir yıldız gibi parlıyor.

“Mariana Enriquez’in o güzel, ürpertici dünyası, Yatakta Sigara İçmenin Zararları’nda görüldüğü kadarıyla, bütün o rahatsız edici ergenleri, hayaletleri, çürüyen hortlakları, günümüz Arjantin’inin o hüzünlü ve öfkeli evsizleriyle, uzun zamandan beri kurgu alanında yaptığım en heyecan verici keşif.” — KAZUO ISHIGURO

“Bu çarpık anlatılara, karanlıktan gelen tutkulu fısıltılara bayıldım. Burada çok ciddi bir güç var.” — DAISY JOHNSON

Lenin ve Eğitim

Leninist görüşler, tüm toplumsal gelişmeyi hâlâ doğrudan doğruya etkilemektedir. Devletlerin ve halkların yazgısı üzerindeki bu etki, Lenin’in dünyanın toplumsal yenilenmesi kaynaklarını ve reel yollarını açıkça görmesinden; akla uygun, haklı ve komünist temelde toplumun yeniden yapılandırılması için bilimsel olarak temellendirilmiş bir program yaratmasından kaynaklanmaktadır.
Lenin, Marksizmin tüm yönlerini değişmez değerler düzeyinde zenginleştirdi. Bu, eğitim kuramı içinde, bilimsel komünizmin en önemli parçası için geçerli. A. V. Lunaçarski, Lenin’i “Sovyet pedagojisinin en büyük kurucusu” sayar (Lunaçarski, 1971b, s. 38). Bu, hakikî ama artık yeterli bir karakteristik değil. Sosyalist dünya sisteminin oluşması -sosyalizm ve komünizm yoluna girmiş özgür, bağımsız halkların toplumsal, ekonomik ve politik topluluğu- Lenin’in sosyalist pedagojinin yalnız ulusal olmayan, yalnız sovyetik olmayan, aynı zamanda uluslararası anlama sahip olan temellerini geliştirdiğini ve pekiştirdiğini açıkça göstermektedir.
Sosyalist pedagoji, ilerici pedagojik düşünmenin kendisinden önce ortaya koyduğu görüşlerin yalnız devam ettirilmesi değildir, aynı zamanda kuşkusuz onların daha yüksek, niteliksel olarak yeni bir aşamada geliştirilmesidir. Sosyalist pedagojinin günümüz toplumundaki özel yeri ve özgüllüğü, ilk başta onun ideolojik ve kuramsal olarak Marksizm-Leninizme bağlı olması ile diyalektik ve tarihî materyalizme dayanmasıyla belirlenmektedir.
Lenin, uluslararası proletaryanın, tüm ülkelerin emekçilerinin önderi olarak, Marksizmin dâhi düşünürü ve kuramcısı olarak, Sovyet Devleti’nin organizatörü ve yöneticisi olarak komünist eğitim sorunlarını aydınlattı. Eski toplumun insanlarına benzemeyen insanların muazzam eğitim çalışmasını yönetti; yeni insanın oluşturulmasını, toplumun yeniden yapılandırılması planının bir parçası olarak ele aldı.
Sosyal pedagojik görüşlerinde, toplumun kökten yeniden yapılandırılması ve insan doğasının da aynı şekilde kökten değiştirilmesinin, tarihsel sürece aktif olarak katılmanın birliği ve karşılıklı ilişkisinden hareket etti. Lenin, hangi toplumsal olguları çözümlediyse; hangi politik ve ekonomik kavram ve kuramlar üzerinde çalıştıysa, insanın toplumsal, zihinsel ve moral yenilenmesini, onun eğitim ve öğretimini hep göz önünde bulundurdu. Öte yandan komünist eğitimin kuramsal ve pratik görevlerini, yalnızca Sovyet toplumunun somut koşulları açısından, Rus gerçekliğini göz önüne alarak değil, aynı zamanda sosyalist pedagojinin tüm gelişmesini doğru yola yöneltebilecek genel yasaları tanımak açısından da çözdü. Bu nedenle de Lenin’in sosyo-pedagojik görüşlerine tüm dünyada, özellikle de sosyalist ülkelerde çok büyük ilgi duyulması, şaşılacak bir durum değildir. Pek çok Sovyet pedagogu ve eğitim fonksiyoneri, Lenin’in pedagojik mirasının incelenmesi ve tanıtılmasıyla ilgilendiler. Lenin’in doğrudan doğruya yönetimi altında, onun görüş ve direktiflerini pratikte gerçekleştiren, Leninist pedagojik düşünmenin çığır açıcıları olan özellikle N. K. Krupskaya, A. V. Lunaçarski ve M. N. Pokrovski övgüye değer kişilerdir. Bu düşüncelerin incelenmesine P. N. Grusdev, A. M. Arsenev, N. K. Petrov, W. S. Şevgin, N. K. Gonçarov, İ. A. Kairov, M. N. Skatkin, E. İ. Monoson, P. W. Rudnev, N. İ. Boldrev ve pek çokları olumlu katkıda bulundular.

Dinsel Efsanelerin Kökeni

Bu kitap mevcut dinler tarihi literatürüne ve tarihsel çalışmalara Marksist dünya görüşünün eleştirel gözlükleriyle bakan on yıllık bir araştırmanın ürünüdür. Karl Kautsky’nin Hıristiyanlığın Kökenleri çalışmasından esinlenen John Pickard, çalışmasını diğer iki yaygın dini de kapsayacak şekilde genişleterek, söz konusu dinlerin temsilcisi peygamberlere ilişkin anlatıları sorgular. Yeryüzüne dair kadim başlangıçlar ve kökler (“Başlangıçta söz vardı”) tartışmasının izini süren Pickard, Marx’ın deyişiyle, radikal olmanın meselenin köklerini anlamaktan geçtiğinin altını çizer. Senkretizmin en özlü temsili, ortak köklere sahip üç semavi dinin incelenmesini metinler arası okumaların ötesinde tarihsel materyalizmin ışığında ele alan bu eser, ex nihilo, yani hiçten var etme mitinin her fırsatta altını oyar. Kutsal metinleri ve dönemin diğer kaynaklarını tarihsel okumalar temelinde üretici güçlerin dinamiği ve arkeolojik bulgularla destekleyen yazar, “müjdelenen söz” çerçevesinde aşkınsal, doğaüstü olanın yüceltilip her fırsatta bedenin ve en aşağıdaki yoksulların hedef alındığını ortaya koyar. Nitekim, zenginliğin yoksullara kısmen “pay edilmesini” ancak iman (fides), yani sadakat ile bağlanma temelinde şart koşan örgütlü dinsel güçler, ilahi güçle insan arasındaki rabıtayı -“rel(l)igio”- tekellerine alıp kendilerine tabi kıldıkları ölçüde din niteliğini kazanmaktadır.

Petekgözlü Adam

“Buna benzer bir kitabı daha önce okumadık.” –Ursula K. Le Guin

Wayo Wayo Adası’nda, her ikinci erkek çocuk on beş yaşına bastığı gün Deniz Tanrısı’na kurban edilmek zorundaydı. Atile’i de yakında on beşine basacaktı ancak çok iyi bir yüzücü ve denizci olarak kadere meydan okumaya ve hayatta kalan ilk çocuk olmaya kararlıydı.

Dağa yaptıkları bir tırmanışta oğlu ve eşi kaybolan Profesör Alice Shih deniz kıyısındaki evinde sessizce intihar etmeye hazırlanıyordu. Ancak çöple karışık devasa bir su girdabı Tayvan kıyılarına çarparak Atile’i’yi de beraberinde getirince intihar planı sekteye uğrayacaktı.

Felaketin ardından Alice yanına Atile’i’yi de alarak oğlunun ve eşinin kayboluşunun gizemini çözme umuduyla dağa doğru yola çıkacaklardı. Yolculukları sırasında alışılmadık bir bağ kurulacak ve Alice’i bildiğini sandığı her şeyi sorgulamaya zorlayacak karanlık bir sır ortaya çıkacaktı.

Petekgözlü Adam, çevre felaketini dokunaklı bir üslupla anlatan büyülü gerçekçi bir roman. Aile bağları, sevginin değeri ve insan tahribatının kalıcı etkileri hakkında sarsıcı bir eser.

Anksiyeteye Meydan Oku

 

Hayatı daha fazla güven ve daha az korkuyla yaşamak nasıl hissettirirdi? Peki ya günlük yaşantıyı ve ruh hâlini son derece olumsuz yönde etkileyen anksiyeteye bir rehber kitapla meydan okumak?

Bilişsel davranışçı terapiye dayanan Anksiyeteye Meydan Oku, anksiyetenizin nasıl kontrolden çıktığını anlamanıza, onu tetikleyen şeyleri tespit etmenize, endişe, panik ve fobileri daha kötü hâle getiren düşünce ve davranış kalıplarını değiştirmenize yardımcı olacak. Yeni edisyonu on yılı aşkın süredir yürütülen araştırmalarla güncellenen bu çalışma, korkulan durumlarla yüzleşmek için işlevsel adımlar atmayı sağlıyor.

Kaygı bozuklukları ve bilişsel davranışçı terapi alanında uzmanlaşmış psikologlar Peter J. Norton ve Martin M. Antony, bu kapsamlı çalışmanın kişiselleştirilebilmesi için okura daha ayrıntılı talimatlar, özdeşlik kurulabilecek örnek hikâyeler, gevşeme ve farkındalık üzerine özel bölümler sunuyor. Anksiyeteye Meydan Oku, kaygının kendilerinden götürdüklerini geri kazanmaya karar vermiş herkes için eşsiz bir rehber.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu