Grafik tasarım alanında Türkiye Cumhuriyeti’nin önemli figürlerinden biri olan Prof. Dr. İlhami Turan’ın hayatını anlatan “Güzel Sanatlar’a Adanmış Bir Hayat” isimli anı kitabı, İş Kültür Yayınları tarafından okuyucuyla buluştu. Kitap, İlhami Turan’ın Bolu’daki çocukluk yıllarından başlayarak, Bolu Erkek Öğretmen Okulu ve Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki eğitim hayatını, altmış dört yıl süren eğitimcilik kariyerini, tasarımcı ve yönetici olarak gerçekleştirdiği çalışmaları ve bakanlık danışmanlığı görevindeki hizmetlerini içten bir üslupla aktarıyor. Anılarında, 1944 Gerede depremi, 6-7 Eylül olayları ve 1960 İhtilali dönemindeki askerlik deneyimlerini de paylaşan Turan, Akademi’deki ve Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’ndaki hocalık yıllarına, güzel sanatlar liselerinin kuruluş süreçlerine dair önemli tanıklıklar…
Yazar: Edebi Bülten
Bilge Karasu’nun unutulmaz eseri Gece, Metis Yayınları tarafından okurlarla buluşuyor. İlk baskısı 1985 yılında yapılan roman, 1991 yılında Pegasus Edebiyat Ödülü’ne layık görülmüştü. Gece, o tarihten bu yana pek çok farklı dile çevrilerek geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmayı başardı. Akşit Göktürk’ün esere yazdığı “Sunuş” yazısı, romanı daha derinlemesine anlamak isteyen okuyucular için önemli bir kılavuz niteliği taşıyor. Göktürk, Gece’de anlatılan durumların ve olayların, okurun yakın geçmişte tanık olduğu toplumsal, tarihsel ve kültürel deneyimlerle sürekli bir etkileşim içinde olduğunu vurguluyor. Metinde, alışılmış tarihsel mantığın sorgulanmasıyla birlikte, insan umutları ve korkularının bütünleyici imgelerle ifade edildiği belirtiliyor. Gece, okuyucuyu derin düşüncelere sevk eden,…
Memduh Şevket Esendal’ın kaleminden çıkan “Oğullarıma Mektuplar”, Elips Kitap tarafından okuyucuyla buluştu. Kitap, Esendal’ın oğulları Ahmet Şevket ve Mehmet Suat’a yazdığı mektuplardan oluşuyor. Bir zamanlar küçük birer çocuk olan oğulları, büyüyüp farklı yollara savrulurken, babalarıyla mektuplaşarak bağlarını sürdürmüşlerdir. Ahmet Şevket doktor olmuş ve hayatını bu mesleğe adamış, Mehmet Suat ise kaptan olup denizlere açılmıştır. Esendal, başarılı bir bürokrat ve üretken bir hikayeci olmasının yanı sıra, çocuklarına son derece düşkün bir babaydı. Görevi nedeniyle onlardan ayrı kalsa da, kalben onlara sıkı sıkıya bağlıydı. Bu bağlılığı sağlayan en önemli araç ise oğullarına yazdığı mektuplardı. Makineyle yazı yazmaktan hoşlanmadığı için mektuplarını genellikle el…
İlke Kadıoğlu Sienkiewicz’in “Bir Vedayı Hak Etmiyor Muyuz?” adlı eseri, Küsurat Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluşuyor. Roman, hayatın karmaşık ikilemlerini bir terapi seansı ekseninde ele alıyor: Kaybedilenle birlikte yok olmak mı, yoksa kaybın ardından yeni bir başlangıca adım atmak mı? Eserde, genç eşini kaybeden Levent’in dünyası anlatılıyor. Eşinin vefatıyla zaman Levent için durmuş, hayatının o noktasında takılı kalmıştır. Levent, terapi odasında yarım kalmış mutluluğunun yükünü taşırken, ertelenmiş yasını, söylenmemiş sözlerini ve artık duyulmayacak bir sesin boşluğunu içinde yaşamaktadır. Terapi seanslarında Levent’e eşlik eden ise, Amerika’da uzun yıllar eğitim almış, evli ve başarılı bir psikolog olan Sude’dir. Sude, Levent’i dinlerken, kendi geçmişinden…
Ezgi Hamzaçebi’nin “Canavarların Vaatleri” adlı çalışması, Metis Kitap etiketiyle okuyucuyla buluştu. Kitap, çağdaş edebiyat eleştirisinin güncel metinlere yaklaşımında benimsediği yeni okuma yöntemlerini merkeze alıyor. Hamzaçebi, 1990 sonrası yayımlanmış eserleri feminist spekülatif kurgu başlığı altında toplayarak, musallatbilim, posthümanist ve yeni materyalist teoriler ışığında inceliyor. Suat Derviş’in “Buhran Gecesi”nden Nazlı Karabıyıkoğlu’nun “Kadın Kürkünde Rüya”sına uzanan yaklaşık yüz yıllık bir zaman diliminde, “biz” olmanın sorgulandığı, “ben” derken ötekine karşı etik bir hassasiyetin karakterlere veya anlatıcıya nüfuz ettiği metinler ele alınıyor. Kitap, bu metinlere musallat olan canavar ve hayaletlerin sunduğu etik ve politik potansiyelleri, edebi temsilin bu potansiyelleri gerçekleştirme imkanlarını ve sınırlılıklarını tartışmaya açıyor.…
Kate Fleet’in editörlüğünü üstlendiği, Cambridge Türkiye Tarihi serisinin ilk kitabı, “Bizans’tan Türkiye’ye 1071 – 1453”, Ali Özdamar’ın çevirisiyle okuyucuyla buluştu. Alfa Kitap tarafından yayımlanan bu eser, Anadolu’nun Türkler tarafından fethedildiği dönemden, İstanbul’un fethine kadar uzanan bir zaman dilimini kapsıyor. Kitap, 1071 ile 1453 yılları arasındaki dönemi bütüncül bir yaklaşımla ele alarak, bu süreçte Anadolu coğrafyasında yaşanan siyasi, ekonomik ve sosyal değişimleri derinlemesine inceliyor. Anadolu’nun farklı medeniyetlere ve halklara ev sahipliği yapmış zengin tarihi, bu kitapta yeni bir bakış açısıyla değerlendiriliyor. Eserin yazarları, dönemi kesintiler ve süreklilikler, askeri çatışmalar ve kültürel etkileşimler çerçevesinde ele alarak, okuyucuyu Anadolu tarihine farklı bir gözle…
Deniz Eldam’ın öykü kitabı “Gözlerin Karanlığa Alışınca”, okurlarıyla buluştu. Kitap, Notos Kitap etiketiyle raflardaki yerini aldı. “Gözlerin Karanlığa Alışınca”, adından da anlaşılacağı üzere, karanlığın ardındaki bilinmezliğe odaklanıyor. Eldam, okuyucuyu, dünyayla bağları zayıflamış, gerçeklik algıları bulanıklaşmış karakterlerin dünyasına davet ediyor. Bu karakterler, karanlıkta yeni bir görme biçimi geliştirirken, günlük yaşamın sıradan detayları beklenmedik bir şekilde rahatsız edici ve ürkütücü bir atmosfere dönüşüyor. Öykülerde, karıncalarla kurulan garip ilişkiler, bir kadın çorabının anlamsızlığı ya da boğucu bir sessizliğin yarattığı gerilim gibi tuhaf bağlar aracılığıyla tekinsiz bir dünyaya kapı aralanıyor. Gündelik hayatın sıradanlığının ardında gizlenen tedirginlik, beden ve zihin arasındaki ince çatlaklardan sızan rahatsız…
Seray Şahiner’in öykü kitabı “Hanımların Dikkatine”, Doğan Kitap tarafından okuyucuyla yeniden buluşuyor. Kitap, aynı gün içinde geçen dokuz öyküden oluşuyor ve okuyucuyu kulissiz bir sahneye davet ediyor. Öykülerde karakterler, anonslar, reklamlar ve mesajlarla sürekli olarak kuşatılıyor. Bu durum, dış sesler ile sistemin yarattığı “ideal”e ayak uyduramayanların iç sesleri arasındaki mücadeleyi gözler önüne seriyor. Şahiner, bu mücadeleyi ironik bir dille anlatıyor. Kitap tanıtımında yer alan, “Zaten bu aşk mereti, insanı ya hidayete erdirir ya ateist yapar. Ben daha bir ortasını görmedim,” ifadesi, öykülerdeki karakterlerin iç dünyalarındaki çalkantıları ve arayışları özetler nitelikte. “Hanımların Dikkatine”, sokakla ev, sistemle mahrem arasına sıkışmış kahramanların sesi…
Ed Young’un “Muazzam Dünya” adlı eseri, Domingo Yayınevi aracılığıyla ve Şiirsel Taş’ın çevirisiyle okuyucularla buluştu. Kitap, tanıtım metninde belirtildiği üzere, dünyayı algılama biçimlerimize dair derinlemesine bir keşfe davet ediyor. Dünya, sayısız görüntü, doku, ses, titreşim, koku, tat, elektriksel ve manyetik alanla dolu karmaşık bir yapıya sahip. Ancak, her canlı, insanlar da dahil olmak üzere, kendi duyusal algı baloncuğu içinde yaşar ve bu muazzam evrenin sadece sınırlı bir bölümünü deneyimleyebilir. Pulitzer Ödüllü yazar Ed Young, “Muazzam Dünya” adlı eserinde, okuyucuları kendi duyularının sınırlarını aşmaya teşvik ediyor. Etrafımızı saran koku ağlarını, elektromanyetik dalgaları ve sesleri farklı canlıların nasıl algıladığını anlamamızı sağlıyor. Kitapta,…
Umberto Eco’nun “Foucault Sarkacı” adlı romanı, Şadan Karadeniz’in çevirisiyle Can Yayınları aracılığıyla okuyucularla buluştu. Roman, yayımlandığı dönemden itibaren edebiyat çevrelerinde büyük ilgiyle karşılandı ve okurlara farklı bir okuma deneyimi sunmayı hedefliyor. “Foucault Sarkacı”, Eco’nun diğer eserlerinde olduğu gibi, klasik roman tanımlarının ötesine geçiyor. Eser, bilim ve gizem unsurlarını harmanlayarak okuyucuyu derin bir düşünsel yolculuğa çıkarıyor. Romanın türünü belirlemek zor olsa da, “bilim-roman” veya “Eco-roman” gibi nitelemeler, içeriğinin karmaşıklığını ve çok katmanlı yapısını vurguluyor. Roman, farklı düzlemlerde okunabilme özelliğiyle dikkat çekiyor. Bu durum, okuyuculara esere çeşitli açılardan yaklaşma fırsatı tanıyor. “Foucault Sarkacı”, irrasyonel düşüncenin 500 yıllık tarihini kapsayan bir anlatı sunarken,…