Sabah güneşin ilk ışıklarıyla elimize aldığımız sıcacık bir kahve, güne başlamamız için adeta bir reset tuşu haline geldi. Osmanlı zamanında sosyal yaşamın merkezindeki kahvehanelerden günümüz kız isteme âdetine kadar, toplumsal olarak kahve tüketimi adeta sosyokültürel bir ritüel haline geldi. Peki hayatın her alanında bulunan kahve salt gündelik bir alışkanlık mıdır yoksa küresel kapitalizmin yaşantımıza nasıl bilinç dışından işlediğini anlatan köklü bir örnek mi? Antropolog William Roseberry, tam da bu olguya bir cevap arar. Ona göre kahve, dünyanın her yerinde paylaşılan küresel bir “meta”dır. Üretim sürecinde çoğunlukla Latin Amerika’daki ucuz işçilerin emeği işlenir, tüketim sürecinde ise sömürgeci ABD ve Avrupa şehirlerinde…
Yazar: Maribel Ayhan
Dünyanın en eski film festivali olan Venedik film Festivali, 82. yılında da yalnızca sinemanın değil, kültürün ve politikanın nabzını tuttu. 27 Ağustos’ta başlayan festival 6 Eylül’e kadar devam ediyor. Jarmusch’tan Ozon’a, bu yıl festival adeta sinema tarihine yeni bir sayfa ekledi. İşte festivalde öne çıkan birkaç yönetmen ve filmleri Jim Jarmusch – Father Mother Sister Brother Cate Blanchett, Adam Driver ve Charlotte Rampling gibi isimlerle üç ülkede geçen bu antoloji; aile bağlarını, suçluluk ve miras temalarıyla her sahnede sade ve gerçek bir estetikle yakalamayı başarıyor. Noah Baumbach – Jay Kelly George Clooney ve Adam Sandler’ın başrölü paylaştığı filmde yönetmen, Jay…
“Perfect Blue”, sosyal psikolojiyle ilgili birçok temayı derinlemesine inceleyen psikolojik bir gerilim filmidir. Ana karakterimiz Mima, kariyerini pop idolünden oyunculuğa taşıyan ve ajansının onu kariyerini yeniden şekillendirmek için provokatif rollerde oynamaya zorlamasıyla psikolojik mücadeleler veren bir genç kız. Film boyunca halkın tepkisiyle, takıntılı hayranlarıyla ve sektörden gelen baskılarla mücadele ettiğini görüyoruz. Bu dışsal sorunlar, eski “idol” benliğinin halüsinasyonlarıyla birleşerek, kendi gerçekliğini ve kimliğini sorgulamasına yol açıyor. Toplumsal algı ve benlik gibi temaları ele alan karanlık ve çarpık bir olay örgüsüne sahip film, Mima’nın kimlik krizini; toplumsal beklentiler, yanlış algılar ve medyanın kadın sömürüsü gibi daha geniş toplumsal dinamikler bağlamında aydınlatıyor.…
Amerikalı genç bir kadın garip sesler duyması ve kökeni bilinmeyen varlıklar görmesi üzerine acile götürülür. Doktorlar kadına DSM kriterlerine göre şizofreni tanısı koyar. Benzer belirtileri yaşayan Hindistanlı bir adam ise ailesi tarafından köydeki bir şamana götürülür. Kötü ruhların bedenini ele geçirdiğine inanılan adama dualar okunur, tütsüler yakılır ve çeşitli ritüeller düzenlenir. Bu iki örnekteki kişilerin benzer semptomları olsa da yaşadıkları deneyimin tanısı ve tedavisi ne kadar çok farklı olduğunu görüyoruz. Bu psikolojinin biyolojik olmasının yanında kültürel bağlamlarla da şekillendiğini göstermekte. “Ruhsal hastalık” dediğimiz şeyin bir zamanlar evrensel olduğu, nörobiyolojiye dayandığı ve kişinin dilinden, toplumundan ve çevresinden etkilenmediği düşünülüyordu. Ancak günümüzün…
Dışarı çıkmadan önce gardırop karşısındaki o “Bugün ne giyinsem?” sorusu hepimizin hemen hemen her gün cevabını aradığı bir cümle olsa da, aslında altında bambaşka özneleri barındıran derin bir soru soruyoruz: “Bugün hangi kimliğe bürünüp insanlara sunacağım?” Moda, yalnızca üstümüze geçirdiğimiz bir kumaştan öte kimliğimizi, dış dünyaya bakış açımızı etkileyen bir ifade biçimidir. Moda, insanlık tarihinin başından beri pek çok değişime şahitlik etmiş ve dönemin inanış biçimlerini, siyasi ideolojilerini, sınıf ve statü gibi baskın toplumsal yapılarını yansıtan çok katmanlı sosyolojik bir yapı olarak, hala günümüzde bedenimiz ve zihnimiz üzerinde otoritesini canlı tutan bir olgu. George Simmel’e göre moda, bireyin…
Apollonik ve Diyonizyak kavramları, tanrı Apollon ve Dionysos arasındaki ikiliği temsil eder. Nietzsche, Trajedinin Doğuşu adlı kitabında bu ikiliği, sanattaki iki zıt gerilim olarak göstermek için kullanmıştır. Daha sonra, en sevdiğim antropologlardan Ruth Benedict, farklı kültürleri karşılaştırmak ve evrensel bir “doğru” veya “yanlış” olmadığını göstermek için bu dikotomiyi kullanmıştır.Nietzsche’nin felsefesinde varoluş, acı ve kaostur. Bu acıyı yalnızca sanatın hafifletebileceğini ve katlanılabilir kılabileceğini düşünür ve sanatı ifade etmenin iki farklı yolu olduğunu belirtir: Apollonik ve Diyonizyak APOLLO VE HAYAL ÜLKESİ Nietzsche için Apollon, bilgelik, ışık ve akılcılığın tanrısıdır. Yunanlılar, rüyaları tanrı Apollon’a benzetmişlerdir. Apollon, çoğu şeyin yanılsama olduğu rüya dünyasını temsil…
Bu yılın ocak ayında aramızdan ayrılan David Lynch, sinema camiasını derinden sarsan bir isim olarak adını altın harflerle kazıdı. Karanlık ve sürrealist atmosferiyle bizi gizemli bir rüya alemine davet eden Lynch’in ölümsüz eserlerinden biri olan Twin Peaks, belki de yönetmenin karmaşık zihin şemasını bizlere estetik bir biçimde sunan en güzel örneklerinden bir tanesi. Lynchian sinemasındaki kadınlar ortak özellikler barındırır: Sessiz, gizemli, melankolik ve bir o kadar da hikâyenin kurgusunun merkezinde bulunurlar. Bir neslin hafızasında yer etmiş olan Laura Palmer karakteri ise, Twin Peaks’in yalnızca bir başlangıç unsuru değil aynı zamanda kilit noktasıdır. Olaylar onun çığlıklarının yankılarıyla başlar ve aynı çığlıklarla…
Günümüzün toplumunda insan mağara duvarlarının gölgelerinde saklanmaktan çıkıp görünen bir varlık haline geldi. Artık insan, benliğinin sınırları dışında olan her yerde. Bunun sonucunda insan olmanın temel sorusu “ben kimim?” yerini “Acaba dışarıdan nasıl görünüyorum?” sorusuna bırakmış oldu. Sabah uyandığımızda ilk işimiz olarak dijital sahnemizi kontrol ediyoruz: Sosyal medyada, okulda ve hatta güvenli alanımız olan evde bile çeşitli rollere bürünerek adeta büyük bir tiyatro sahnesinde birer oyuncu gibi rollerimizi ilmek ilmek işliyoruz. Instagram’da atılan bir story, Tiktok’ta paylaşılan bir video, Linkedln’de bir başarı güncellemesi..Peki bunlar bir tesadüf mü? Acaba kimlik dediğimiz şey başından beri bir performans mıydı? Bu soruların cevabını sosyolog…