Bilim dünyası, varlığı henüz kanıtlanmamış ancak potansiyel etkileri nedeniyle endişe yaratan “Ayna Yaşam” teknolojisini tartışıyor. Ayna yaşam, mevcut biyolojik yapıları tersine çeviren sentetik organizmaları ifade ediyor. Dünya üzerindeki canlılarda DNA sarmalı sağa, proteinler ise sola kıvrılırken, ayna yaşamda bu durumun tam tersi olması öngörülüyor.
Uzmanlar, bu tür bir tersine çevrilmenin mevcut yaşamla etkileşime girmesi halinde öngörülemeyen ve tehlikeli sonuçlar doğurabileceğine dikkat çekiyor. Nobel ödüllü bilim insanlarının katkılarıyla hazırlanan bir raporda, ayna yaşam organizmalarının patojenlere dönüşmesi durumunda insanlık dahil tüm canlı yaşamını tehdit edebileceği uyarısı yapıldı.
Paris’te gerçekleşen bir konferansta, 150’den fazla bilim insanı ve etik uzmanı bu potansiyel riskleri masaya yatırdı. Tartışmalarda, ayna yaşamın bağışıklık sistemi tarafından tanınmama ihtimali üzerinde duruldu. Bu senaryonun gerçekleşmesi halinde insanlar ve diğer canlılar bu organizmalara karşı savunmasız kalabilir, ekosistemler onarılamaz zararlar görebilir.
Teknolojinin hayata geçirilmesinin önünde en az 10 ila 30 yıl olduğu tahmin ediliyor. Ancak bilim insanları, potansiyel risklerin önüne geçebilmek için “Pandora’nın kutusu” açılmadan harekete geçilmesi gerektiği görüşünde birleşiyor.
Ayna proteinlerin tıp alanında yeni ilaçların geliştirilmesinde umut vadettiği de belirtiliyor. Bu nedenle bilim insanları, sentetik biyolojinin genel ilerlemesini engellemeden, yalnızca riskli araştırmaları durduracak şekilde yasaklamaların dikkatle kurgulanması gerektiğini savunuyor. Bilim insanları, bu alandaki araştırmaların potansiyel faydalarını göz ardı etmeden, olası risklerin en aza indirilmesi için uluslararası işbirliği ve etik çerçeveler oluşturulmasının önemine vurgu yapıyor.