Öznur Unat’ın yeni romanı “Bizans Kapısı Çin Büyüsü”, okuyucuyu kadim uygarlıkların gizemli bir buluşmasıyla içine çeken, sürükleyici bir anlatıya davet ediyor. Kitap, Çin büyüsü ve Bizans’ın sembolik kapısı olan Bizans Kapısı’nın kesişim noktasında geçen olayları konu alıyor. Hikayenin merkezinde, büyücü Lanhua’nın sakladığı, zamanı bükebilen tılsımlar yer alıyor. Bu tılsımların yalnızca üçüncü gözü açık olanların görebildiği ve bu kapının da aynı anda zamanı büken gizli bir geçit olduğu anlatılıyor.
Efsaneye göre, Çin’deki ay ejderhası gökyüzünde üç kez dönüp yıldızları sildiğinde, Ayasofya’nın gölgesinde açılan kapıyla birlikte çınlayacak o çan sesi duyulacak ve geçmişin ve geleceğin kapıları aralanacaktı. Bu kapıdan geçebilen şanslı birinin satırlarında, yaşanmış yahut yaşanacak hayatlar ve bu hayatlardaki sıradan görünen hikayeler İstanbul’un herhangi bir yerinde yer bulacaktı. Bu olağanüstü olayların ardındaki nedenin ne olduğu ise belirsizliğini koruyor.
Yazar, bu kadim rivayetleri ciddiye almak yerine, onları sadece hoş birer hikaye olarak değerlendirmemiz gerektiğini vurguluyor. Kitap, okuyucuya zamanın akışından bugüne ulaşan bu türden anlatıları sorgulamaya teşvik ediyor. “Bizans Kapısı Çin Büyüsü”, okuyucuyu fantastik ve mitolojik unsurlarla dolu bir dünyaya taşıyarak, hem geçmişe yolculuk yapmayı hem de geleceğe dair merak uyandırmayı amaçlıyor. Kitabın dili akıcı ve betimlemeleri zengin olup, okuyucuyu hikayenin atmosferine hızla çekiyor. Unat, okuyucuya hem görsel hem de duyusal bir deneyim sunuyor, böylece okuma deneyimini zenginleştiriyor. Kitap, aynı zamanda, tarihin ve mitolojinin derinliklerine inerek, okuyucuyu farklı kültürlerin ve inançların izlerini sürmeye davet ediyor.
