Anthony Burgess’in distopik romanı “Eksik Tohum”, İş Kültür Yayınları tarafından Başak Güntekin’in çevirisiyle okuyucuya sunuluyor. Roman, yakın bir gelecekte, aşırı nüfus artışının yol açtığı felaketlerle dolu Birleşik Krallık’ta geçiyor. Küresel ölçekte hissedilen kıtlık ve açlık, ülkeyi yamyamlık uygulamalarıyla birlikte kaosa sürüklemiş durumda. Hükümet ise bu soruna çözüm olarak eşcinselliği ve kısırlaştırma operasyonlarını teşvik ederken, yanıltıcı savaşlar başlatarak durumu daha da karmaşık hale getiriyor. Burgess, T.R. Malthus’un nüfus teorisini eleştirerek, doğum oranlarını kontrol altına alma çabalarının boşluğunu gözler önüne seriyor.
Romanın anlatı dünyası, ahlaki değerlerin erimesi ve uygarlığın kırılganlığına işaret eden karanlık bir atmosfere sahip. Okur, bu kaotik ve belirsiz dünyada, insanlığın sınırlarını ve uygarlığın ne kadar savunmasız olabileceğini sorgularken, kendisini rahatsız edici gerçeklerle yüzleşmek zorunda kalıyor. “Eksik Tohum”un temelinde, 4. yüzyılda yaşamış heretik keşiş Pelagius ile çağdaşı Aziz Augustinus arasındaki felsefi tartışma yer alıyor. Pelagius, insanın doğasının özünde iyi olduğuna ve insan iradesinin özgürlüğüne inanırken, Augustinus, her türlü iyiliğin Tanrı’dan geldiğini ve insanın kaderinin Tanrı tarafından belirlendiğini savunuyor. Bu iki zıt görüş, romanın ana temalarını şekillendiriyor ve tarihin döngüsel doğasını vurguluyor. Roman, bu iki felsefi akımın ağır bastığı dönemlerle, aralarındaki sürekli yinelenen evrenin bir yansıması olarak sunuluyor. “Eksik Tohum”, sadece bir distopik hikaye anlatmakla kalmayıp, aynı zamanda insan doğası, ahlak, din ve tarihin akışı üzerine derinlemesine sorular soruyor. Başak Güntekin’in çevirisi, romanın karmaşık ve çok katmanlı yapısını başarıyla aktararak, okuyucunun bu karanlık ve düşündürücü dünyayı deneyimlemesini sağlıyor.
