Ancak yeni yayımlanan bir günlük koleksiyonu, bu klasik romanın arkasındaki trajik ilham kaynağını gözler önüne seriyor.
“Frankenstein”ın Derin Acı Arka Planı
Mary Shelley’nin Frankenstein‘ı yazarken yaşadığı kişisel acılar, romanın karanlık atmosferine etki etti. Mary Shelley in Bath adlı yeni yayımlanan koleksiyon, yazarın günlüklerini, mektuplarını ve öykülerini bir araya getirerek bu acıların derinliğini ortaya koyuyor. Akademisyen Fiona Sampson, bu koleksiyonun Frankenstein‘ın doğuşuyla ilgili önemli bir ipucu sunduğunu belirtiyor. Sampson’a göre, Mary Shelley’nin üvey ablası Fanny Imlay’in intiharı, romanın karanlık atmosferinin şekillenmesinde önemli bir rol oynadı.
Trajik Olaylar ve Fanny Imlay’in İntiharı
Mary Shelley, 1816 yılında İsviçre’den İngiltere’ye döndüğünde, Bath şehrinde Percy Shelley ile yaşamaya başlamıştı. Bu dönemde iki büyük trajedi yaşandı: Percy’nin eski eşi Harriet Shelley’nin boğulması ve Mary’nin üvey ablası Fanny Imlay’in intiharı. Fanny’nin ölümü, Mary’nin hayatında büyük bir sarsıntı yarattı. Sampson, Fanny’nin son yolculuğunda Mary ve Percy ile görüştüğünü belirtiyor. Mary’nin, Fanny’nin ölümünden önceki günlere dair günlüğünde gizli bir şeyler yazmış olması, bu trajedinin onun üzerinde ne denli etkili olduğunu ortaya koyuyor.
Kişisel Kaybın Romanı: “Frankenstein”
Fiona Sampson, Frankenstein’ın yalnızca bilimin tehlikelerine dair bir uyarı olmadığını, aynı zamanda kayıplar, yalnızlık ve dışlanmışlık gibi temaları da işlediğini vurguluyor. Romanın canavarı, “Ben yalnızım ve mutsuzum. Sadece benim kadar çirkin biri beni sevebilir,” diyerek, Fanny’nin yaşadığı yalnızlık ve toplumsal dışlanma hissine atıfta bulunuyor. Sampson’a göre, bu ifade, Fanny’nin intiharından önceki ruh halini yansıtıyor.
Yeni Perspektif ve Mary Shelley’nin Yaşamı
Mary Shelley in Bath koleksiyonu, Mary Shelley’nin kişisel yaşamındaki zorluklarla nasıl başa çıktığını anlamada önemli bir adım olarak kabul ediliyor. Yayınevi yetkilisi Rebeka Russell, yazarın edebi itibarının genellikle Frankenstein‘ın gölgesinde kaldığını belirtiyor. Ancak bu yeni koleksiyon, Shelley’nin yaşadığı trajik kayıplar ve toplumsal baskılar ışığında romanının daha derin bir anlam kazandığını gösteriyor.
Yeni yayımlanan günlükler ve araştırmalar, Frankenstein’ı kişisel kayıplar ve toplumsal baskılarla yeniden değerlendirme fırsatı sunuyor. Mary Shelley’nin yaşamındaki travmalar, romanın temalarını derinleştiren önemli unsurlar olarak dikkat çekiyor.