Latin Amerika edebiyatının en güçlü kalemlerinden biri olarak kabul edilen Llosa’nın ölüm haberini çocukları Álvaro, Gonzalo ve Morgana Vargas Llosa duyurdu. Aile tarafından yapılan açıklamada, “Mario Vargas Llosa, ailesinin yanında huzur içinde vefat etti. Geride zamana meydan okuyacak bir edebi miras bıraktı,” denildi.
Edebiyat Dünyasında Derin Bir İz Bıraktı
1936 yılında Peru’nun Arequipa kentinde dünyaya gelen Vargas Llosa, yazarlık kariyerine genç yaşta başladı. Henüz 15 yaşındayken suç muhabiri olarak gazeteciliğe adım attı. 1963 yılında yayımlanan ilk romanı Kent ve Köpekler (La ciudad y los perros), Peru ordusunu eleştirdiği gerekçesiyle ülkede büyük tartışma yaratmış, bazı kopyaları yakılmıştı.
Vargas Llosa, 1960’lar ve 70’lerde Latin Amerika edebiyatının dünyada ses getirdiği “Boom” döneminin öncü isimleri arasında yer aldı. Gabriel García Márquez, Julio Cortázar ve Carlos Fuentes gibi yazarlarla birlikte kıtanın edebi kimliğini küresel düzeyde temsil etti.
Eserleriyle Güç, Yozlaşma ve Tarihi Sorguladı
Yazarın Türkçeye çevrilen başlıca eserleri arasında Teke Şenliği (La Fiesta del Chivo), Zor Zamanlar (Tiempos recios) ve Katedral’de Sohbet (Conversación en La Catedral) bulunuyor. Romanlarında sıklıkla politik iktidar, toplumsal yozlaşma, cinsellik, ırkçılık ve tarih gibi temaları derinlemesine işledi.
2000 yılında yayımladığı Teke Şenliği, Dominik Cumhuriyeti diktatörü Rafael Trujillo’nun zihnine cesur bir bakış sunarken, 2023 yılında kaleme aldığı Le dedico mi silencio adlı romanın ise son eseri olacağını açıklamıştı. “Yeni bir roman yazacak kadar uzun yaşayacağımı sanmıyorum,” diyerek edebiyata veda etmişti.
Siyasetle Dolu Bir Ara Dönem
1980’li yıllarda siyasi alana da adım atan Vargas Llosa, Peru’da neoliberal politikaları savunan mitingler düzenledi. 1990 yılında devlet başkanlığına aday oldu, ancak seçimi kaybetmesinin ardından ülkeden ayrıldı. 1993 yılında İspanyol vatandaşlığına geçti.
Aynı zamanda 1976-1979 yılları arasında PEN International’ın başkanlığını üstlenen Llosa, hayatı boyunca özgürlükçü düşünceleri ve edebiyata olan tutkusu ile tanındı. “En iyi maceralarım edebi olanlardı,” diyerek yazarlığın kendisi için her zaman siyasetin önünde geldiğini dile getirmişti.
Mario Vargas Llosa’nın vefatı, yalnızca Latin Amerika için değil, tüm dünya edebiyatı için büyük bir kayıp olarak değerlendiriliyor. Eserleriyle kuşaklara ilham vermeye devam edecek.