Kitap

Ukrayna Krizini Anlamak: Kapsamlı Okuma Rehberi

Rusya’nın başlattığı harekat kapsamında Ukrayna işgal edildi. Son günlerin tüm dünyayı en çok etkileyen bu gelişmesi sonucunda Rusya ve Ukrayna’nın neden bu savaşın eşiğine geldiğini anlamanız için Türkçe’de farklı kaynaklara göz atabilirsiniz.

Değişen Dünyada Rusya ve Ukrayna

Rusya ve Ukrayna ilişkilerine kapsamlı bir bakış atan bu çalışma, ilk baskısını 2006 yılında yaptı. Tarihsel olarak iki ülkenin bağını, Sovyet döneminde Ukrayna’nın statüsünü ve dağılma sonrasında Ukrayna’nın nasıl kurulduğunu detaylı şekilde anlatıyor.

Ukrayna Krizinde Rusya: Büyük Güç Politikası ve Saldırgan Realist Dinamikler

Bu kitapta, Rusya merkezli olarak Ukrayna Krizi’nin bir incelemesi gerçekleştirilmiştir. Rusya’nın kriz sürecinde izlediği politikayı açıklarken bölgesel düzlemde büyük güç siyasetinin özgül niteliklerine ilişkin kavramsal/kuramsal bir çerçevenin gerekli olduğu düşünülmüştür. Bölgesel güvenlik ya da yakın coğrafya hassasiyeti bağlamında büyük güçlerin nasıl bir davranış paternine sahip oldukları açıklanırken Saldırgan Realist teorinin temel varsayımlarından yararlanılmıştır. Süreç takibi yönteminden istifade edilerek Rusya’nın Ukrayna Krizi sırasındaki politikası iki bölümde incelenmiştir. İlk olarak Ukrayna Krizi, Ukrayna içinde yaşanan toplumsal ve siyasal gerginlikler bağlamında ele alınmıştır. Burada sunulan tartışmalarla krizin çıkış sürecinin açılanmasına çalışılmıştır.

Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi ve Ukrayna’nın doğusunda ortaya çıkan silahlı ayrılıkçı hareketlenmeyi desteklemesi ise krizin ikinci evresinde ele alınan konular olmuştur.
Türkiye’de uluslararası ilişkiler alanında Ukrayna Krizi’ne yeterince ağırlık verilmediği bir gerçektir. 2013’te başlayan bu krize, yaşanan gelişmelerin sıcaklığıyla ilk anda ilgili gösterilmişse de ilerleyen zamanla birlikte bu ilgi giderek azalmıştır. Bunda, Ukrayna Krizi’nin donmuş bir sorun olma yolunda ilerlemesi önemli bir nedendir. Nitekim bunun farkındalığıyla bu kitapta, krizin 2014-2016 yılları arasındaki yoğun dönemi ön plandadır. Her şeye rağmen Ukrayna Krizi, Avrupa, Karadeniz ve Kafkasya gibi bölgeleri direkt ya da doğrudan etkileyen bir jeopolitik gerginlik olarak geri plana düşmemesi gereken bir hadisedir. Bu hadisenin öneminden hareketle bu kitap, aktüel-politik ve teorik bakış açılarını harmanlayarak Ukrayna Krizi’ne ilgi duyan okuyuculara kapsamlı bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır.

Çernobil-Akılalmaz Gerçekleriyle Dünyanın En Büyük Nükleer Felaketi

“Tam o noktada görünüşleri değişmeye başlıyor… Kıyafetle korunmayan derileri kızarıyor, yüzleriyle elleri şişiyor. Alınlarında, saç diplerinde kan benekleri beliriyor. İki saat içinde onları tanıyamaz hale gelmiştik. Bu insanlar, korkunç şekilde acı çekerek öldüler. Bilinçleri açıktı. Konuşamıyorlardı. Sadece fısıldayabiliyorlardı. Onları öldürmemiz için bize yalvardılar.”
Yer: Çernobil Nükleer Santrali, Pripyat, Ukrayna
Tarih: 26 Nisan 1986
Saat: 01.23.40

(Tanıtım Bülteninden)

Rusya’nın Avrupa Siyaseti

Küresel ölçekte popülizmin yükselişiyle Putin Rusya’sının daha etkin ve agresif bir dış politika yürütmesi Rusya Federasyonu-AB İlişkilerinin daha fazla gerilim ve anlaşmazlıkla gündeme gelmesine yol açmaktadır. Bu çalışma bu gerilimlerden yola çıkarak Rusya Federasyonu-AB rekabetinin gelişim aşamalarını ve Sovyetler’den sonra başlatılan komşulukla ortaklık ilişkisinin bozulması üzerinde durmaktadır. Tarihsel ve güncel sorunları bir arada tartışarak hem günceli hem de tarihseli yakalamaya çalışan çalışma post Sovyet mekândaki rekabeti ve bunun devamında denge noktası bulma arayışlarını gözler önüne sermektedir.

(Tanıtım Bülteninden)

Rusya’nın Yumuşak Güç Politikası

Birinci Bölüm
“Yumuşak Güç” Ve Teorik Çerçevesi

İkinci Bölüm
Soğuk Savaş Sonrası Rusya Federasyonu’nun Dış Politikası

Üçüncü Bölüm
Rusya Federasyonu’nun Yeni Dönemde Hegemonya Çabaları
(Tanıtım Bülteninden)

Rusya’nın Kısa Tarihi

20. yüzyılın büyük bölümünde bir ülkeden çok sosyalizm fikrinin temsili olarak görülen Rusya, siyaseti, ekonomisi ve kültürü hakkında önemli tartışmalar yapılmasına karşın, pek çok açıdan kapalı kutuydu. Sovyetler Birliği’nin çöküşü, Rusya’da tarihle ilgili çok sayıda yayını gün yüzüne çıkardı. Bugün Rusya tarihi Sovyet deneyimiyle sona ermeyen bin yıllık bir dönem sayılıyor. Rusya’nın 1917’den önceki ve sonraki tarihini her yönüyle içeren Rusya’nın Kısa Tarihi pek çok farklı unsurun harmanı olan Rusya’yı bir tablo gibi önümüze seriyor.

Rusya tarihini 9. yüzyıldan alarak günümüzdeki gelişmelere dek inceleyen Paul Bushkovitch, Rusya’nın yalnızca siyasi tarihini değil, edebiyat, sanat ve bilim alanlarındaki serüvenini de sunuyor. Farklı alanlardan tanınmış şahsiyetleri yaşadıkları dönem içinde tanıtan kitap ayrıca Rus halkının kökeninden Ortodoks inancının etkilerine, asırlar içinde değişen gündelik yaşam alışkanlıklarından toplumsal hareketlere kadar sayısız konuda fikir veriyor.

Rusya’nın Kısa Tarihi, Rusya’yı anlamak ve Rus halkının tarihini öğrenmek için temel bir eser niteliğinde.
(Tanıtım Bülteninden)

Gorbaçov’dan Putin’e Rusya’nın Yolu- Sovyet Sisteminin Çöküşü ve Yeni Rusya

1980’lerin sonlarında elverişli konumumuzun da yardımıyla ikimiz de Sovyetler Birliği’nde ortaya çıkan ekonomik ve politik reformları ilgiyle gözlemledik. O zamanlarda, Gorbaçov’un perestroyka politikası dünyanın ilk demokratik sosyalist sistemini doğuracakmış gibi görünüyordu. Belki de, Sovyetler Birliği’nin baskıcı devleti ve sımsıkı merkezileştirilmiş ekonominin altında gömülü kalan bazı samimi sosyalistliklerini koruyabilen kişiler asıl olarak Rus devriminden temel ilhamını alarak ayakta kalabilirlerdi. Sovyet sisteminin bozulmuş ve kötü görünümüne karşın Gorbaçov’un geçmişte iyi olan ne varsa özgürleştirmek konusunda başarılı olabileceği olası görünüyordu.

Eski Sovyetler Birliği’ndeki olaylar böyle bir yön izlemedi. Gorbaçov’un Sovyet sisteminde reform girişimi onun dağılmasına yol açtı. 1991’in sonunda, Gorbaçov’un iktidara yükselişinden altı yıl sonra Sovyet devleti dağıldı ve yerini on beş ulusal bağımsız devlet aldı. Böylelikle Gorbaçov’un Sovyet sosyalizmini revize etmek ve demokratikleştirmek projesinin yerini kapitalizmi inşa etmek aldı. Bu da olayların hiç kimsenin tahmin edemeyeceği bir yönde, farklı çizgide gelişimine neden oldu.

Bu kitabın yazarları olarak biz ilk kez 1991’de Moskova’da buluştuk. Çevremizde ortaya çıkan Sovyetlerin çöküşünü tartıştık. Batı medyası, kaçınılmaz bir ekonomik çöküşün Sovyet yöneticilerini daha fazla sistemi savunamaz ve koruyamaz durumda bıraktığı ve Sovyet sisteminin aşağıdan gelen bir saldırı sonucunda devrildiği şeklindeki popüler hikâyeyle doluydu. Buna karşın bizim gördüğümüz hiç de öyle bir şey değildi. Biz Sovyet sisteminin çöküşü sürecine özel entelektüel eğitimimiz ve deneyimlerimizin penceresinden baktık, verilen bu açıklamaların kanıtlarla uyuşmadığını ve inanılmaz olduğunu gördük.

Sovyet sisteminin sadece halkın ayaklanması ile birleşen ekonomik çöküşle değil, aynı zamanda onun yönetici sınıfının kendi çıkarları peşinde koşmalarının bir sonucu olarak dağıldığı görüşünde birleştik.

Sadece Sovyet sisteminin çöküşünü kapsamakla kalmayıp onun ortadan kalkması ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından Rusya’nın ekonomik ve politik gelişmelerdeki değişimler ve dönüşümleri de kapsama noktasına gelen bu araştırma eski Sovyetler Birliği yöneticileri ve Komünist Parti liderleri, siyasi danışmanlar, bağımsız Rusya’da siyasi yelpazenin her kesiminden siyasi liderler, ekonomistler, akademisyenler, yeni özel sektör işadamları, sendika liderleri ve yabancı (Sovyet/Rus olmayan) uzmanlarla yapılan görüşmelerle zenginleşti.

Ukrayna’daki Kriz ve AB Rusya İlişkileri

Samuel Huntington’ın yıllar önce Türkiye ile beraber kültürel açıdan özgün ve çok parçalı yapısına dikkat çektiği Ukrayna, son yıllarda da Avrupa Birliği ve genel olarak Batıcı eğilimlerin çok yükselmesiyle dikkat çeken bir ülke durumundadır. Ancak bölgenin oyun kurucu büyük aktörü olan Rusya da kendi medeniyetinin başlangıcı saydığı Kievan Rus döneminin başladığı Kiev ve bereketli Ukrayna’nın kendi kontrolünden çıkmasını istememekte ve bu ülkenin Batı’ya yaklaşma çabalarını NATO’nun genişlemesi bağlamında bir güvenlik sorunu olarak ele almaktadır. Bu nedenle, son dönemde yaşanan Ukrayna Krizi’ne Rusya’nın tepkisi Kırım’ın ilhakı ve Doğu Ukrayna’daki ayrılıkçı etnik Rus nüfusun kışkırtılması şeklinde olmuştur. Bu çalışmada, bu gibi konular titizle araştırılmış ve okuyucuya tarafsız bir perspektiften aktarılmıştır.

Yrd. Doç. Dr. Ozan Örmeci – Beykent Üniversitesi

Genelde Doğu Avrupa özelde ise Ukrayna üzerinden Rusya ve AB arasında yaşanan güç mücadelesini anlatan güzel bir çalışma…

USTAD Güvenlik Analisti – Hasan Mesut Önder

(Tanıtım Bülteninden)

Avrupa’nın Kapıları Ukrayna Tarihi

Feylesof’un “Tarih” dizisinde bir alt başlık olan “Ülke ve Bölge Tarihleri”, dünyayı tanıyıp anlamamıza bir katkıda bulunmayı amaçlıyor… Ne kadar “modern” ve “yapay” olsalar da bugün anlamlı birimler oluşturan ülke ve bölgelerin tarihini başlangıcından bugüne anlatan kısa çalışmalar… İskitler, Vikingler, Slavlar, Moğollar, Bizanslılar, Türkler… “Ülke ve Bölge Tarihleri”nin ilk kitabı; her zaman bir sınır, bir geçiş bölgesi olmuş, kültürlerin birbirine karıştığı, imparatorlukların savaş alanı, steplerin, ormanların, büyük ticaret yollarının ülkesi Ukrayna’nın tarihini ele alıyor. Modern Ukrayna nasıl oluştu? Ukraynalılar kimdir? Ukrayna-Rusya çatışmasının kökleri ve sebepleri nelerdir? Kırım neden önemlidir ve neden paylaşılamamaktadır? Bugün dünyanın en sorunlu yerlerinden biri haline gelen Ukrayna ve çevresine dair bu ve daha birçok sorunun cevabı Avrupa’nın Kapıları’nda… “Rusya ile Batı’nın Ukrayna’nın geleceği konusunda neden çatıştıklarını anlamak isteyenler, Serhii Plokhy’nin, Ukrayna’nın Avrupa kapılarındaki tarihsel rolünün iyi düşünülmüş, ölçülü ve ancak tutkulu değerlendirmesini okumak isteyeceklerdir” – Michael Ignatieff “Avrasya steplerinin Batı sınırında bulunan Ukrayna yüzyıllardır Avrupa’nın kapısıdır (…) Ukrayna ayrıca, yüzyıllar boyunca imparatorluklar için bir buluşma noktası (ve bir savaş alanı) olmuştur; Roma’dan Osmanlı’ya, Habsburg’dan Romanov’a. On sekizinci yüzyılda Ukrayna, St. Petersburg ile Viyana, Varşova ile İstanbul’dan yönetilmekteydi. On dokuzuncu yüzyılda geriye sadece ilk iki başkent kaldı. Yirminci yüzyılın ikinci yarısında sadece Moskova, Ukrayna topraklarının çoğunda egemen yönetici oldu. Bu imparatorluklardan her biri toprak ve ganimet istediler, doğaya ve nüfusun kişiliğine etki ettiler ve Ukrayna’nın eşsiz sınır kimliğini ve değerler düzenini biçimlendirmeye yardımcı oldular” (kitaptan). Serhii Plokhy, Harvard Üniversitesi Ukrayna Tarihi Mykhailo Hrushevsky kürsüsünde profesördür ve aynı üniversitenin Ukrayna Araştırmaları Enstitüsü’nün müdürlüğünü yapmaktadır. Lionel Gelber Ödülü, Pushkin House Rusça Kitap Ödülü ve Antonovych Ödülü almış olan The Last Empire ve Historia Nova Ödülü almış olan The Cossack Myth dâhil birçok kitabı bulunmaktadır.

(Tanıtım Bülteninden)

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu