Hakan Tuna, İngiltere’de yaşayan ve müzik tutkusunu üretken bir alana dönüştüren ender müzisyenlerden biri olarak öne çıkıyor. Barış Manço’ya duyduğu derin hayranlık, Tuna’yı bu alanda önemli çalışmalara yönlendiriyor. Belçikalı müzisyen Andre Soulac’ı ziyareti sırasında Manço’nun erken dönem kayıtlarına ulaşan Tuna, bu kayıtların bir kısmını plak formatında yayınlayarak müzikseverlerle buluşturmuştu.
Bu çalışmaların devamı niteliğinde olan “Le Repetition” adlı plak, Barış Manço’nun 1965-1966 yılları arasında kendi evinde kaydettiği Fransızca şarkılardan oluşan demo kayıtlarını içeriyor. Manço’nun henüz 22 yaşındayken yaptığı bu kayıtlarda, tıpkı “Manlac Blues 9″da olduğu gibi, tüm gitar partisyonlarını kendisi çalıyor. On iki parçadan oluşan bu plak, nostaljik bir koleksiyon objesi olmanın ötesinde, derin anlamlar taşıyor. Plak, 1970’lerde müzik dünyasında fırtınalar estirecek bir sanatçının ayak seslerini duyuruyor. Plakta, yıllar sonra Türkçe’ye uyarlanarak geniş kitlelerce sevilecek olan “Anlıyorsun Değil mi”, “Bal Sultan”, “Sahilde” ve “Fil ile Kurbağa” şarkılarının ilk halleri yer alıyor. Ayrıca, Les Mistigris ile kaydedilen ve Manço’nun kuzeni Şafak Yüzbaşıoğlu’nun da vokal yaptığı “Je Te Retrouverai” şarkısı da bu koleksiyonda bulunuyor. “Le Repetition”, nostaljik bir plak olmanın yanı sıra, bir tarihi belge niteliği taşıyor ve her müzik arşivinde bulunması gereken bir eser olarak değerlendiriliyor.
Puja Jams’in “2025 08 04” adlı çalışması, tek parça olmasına rağmen 29 dakika sürmesi nedeniyle bir albüm olarak değerlendirilmeyi hak ediyor. Hem ruhu hem de konsepti itibarıyla bu eser, tam anlamıyla bir albüm niteliği taşıyor. Çalındığı tarihi belirten adıyla dikkat çeken albüm, Çağlayan Yıldız’ın akustik gitarı, Toros Yıldırım’ın akustik perdesiz bası ve Görkem Efe’nin davuluyla hayat bulmuş. Kayıtlar, Çağlayan Yıldız’ın Antalya’daki stüdyosunda gerçekleştirilmiş. Puja Jams projesi, adından da anlaşılacağı gibi, müzisyenlerin herhangi bir yazılı notasyona bağlı kalmadan, jam kültürünün özgür atmosferinde bir araya gelerek içlerinden geldiği gibi doğaçlama çalmalarıyla ortaya çıkardıkları kayıtlardan oluşuyor. Bu çalışma, modal atmosferli özgür caz olarak tanımlanabilir. Dijital platformlarda yayınlanan bu komplike eser, 1970’lerin uhrevi füzyon müzik oturumlarını anımsatıyor; son derece hipnotik ve rafine bir müzik deneyimi sunuyor. Bu proje bir ilk olma özelliği taşıyor ve farklı müzisyenlerle devam edecek bir seri olarak planlanıyor. Anın icrasına odaklanarak yeni keşiflere olanak tanıyacak olan bu çalışma, ana akım müzik dışında üretim yapan müzisyenler için önemli bir fırsat sunuyor. Kayıtta kullanılan akustik gitar ve perdesiz akustik basın yapımcısı olan ve yakın zamanda vefat eden lutiye Murat Sezen’e ithaf edilmiş olması, eserin değerini daha da artırıyor.
