ABD’nin köklü gazetelerinden Chicago Sun-Times ve Philadelphia Inquirer, yaz mevsimi için hazırladıkları kitap öneri ekinde, var olmayan kitapları tanıttıkları ortaya çıkınca kamuoyundan özür dilemek zorunda kaldı.
Her iki gazete de yapay zekâdan faydalanarak oluşturdukları “Yaz İçin 15 Kitap Önerisi” başlıklı listede, gerçekte yayımlanmamış kitapları ve yazarlara ait olmayan eserleri önerdi. Listenin yayımlanmasının ardından dikkatli okurlar durumu fark ederek sosyal medyada paylaşım yaptı ve haber kısa sürede geniş yankı buldu.
Okurların Şaşkınlığı: Kitaplar Ne Kütüphanelerde Ne de Kitapçılarda Var
Listede yer alan “The Last Algorithm” adlı kitabın, “Marslı” romanıyla tanınan Andy Weir’e ait olduğu belirtilmişti. Ancak Weir’in böyle bir kitap yazmadığı ortaya çıktı. Benzer şekilde listede adı geçen diğer kitapların da hiçbir yerde satılmadığı ya da yayımlanmadığı görüldü.
Bazı sosyal medya kullanıcılarının, listede yer alan bu hayali kitapları “okuduklarını” iddia etmesi ise olayın ilginç bir boyutunu ortaya koydu. Bu durum, yapay zekâların yalnızca içerik üretmekle kalmayıp toplumsal algı üzerinde de etkili olabileceğini gösterdi.
Yapay Zeka Halüsinasyonu: Gerçek Dışı İçerik Üretimi
Uzmanlar, bu tür olayların “yapay zekâ halüsinasyonu” olarak adlandırılan bir sorunun parçası olduğuna dikkat çekiyor. Halüsinasyon, yapay zekâ modellerinin gerçek olmayan bilgi üretmesi anlamına geliyor. Özellikle yeterince denetlenmeyen içeriklerde bu tür hatalar sıkça görülebiliyor.
Chicago Sun-Times yönetimi, hatayı kabul ederek konuyla ilgili iç soruşturma başlatacaklarını duyurdu. Gazeteden yapılan açıklamada, editöryel sürecin daha titiz yürütülmesi gerektiği vurgulandı.
Gazetecilikte Yapay Zeka Kullanımı Tartışılıyor
Bu olay, medya dünyasında yapay zekânın nasıl ve hangi sınırlar içinde kullanılabileceği yönündeki tartışmaları yeniden alevlendirdi. Habercilik gibi doğruluğun temel alındığı bir alanda, yapay zekânın denetimsiz kullanımı güvenilirliği tehdit ederken, insan editörlerin rolünün hâlâ vazgeçilmez olduğu da bir kez daha ortaya konmuş oldu.
Sonuç olarak, teknoloji her ne kadar içerik üretiminde yardımcı olsa da, insan aklının ve kontrolünün yerini tamamen almasının şimdilik mümkün olmadığı bir kez daha anlaşıldı.