Küfür Etmenin Kısa Tarihi
“Küfürler ile yaşayan ülkelerde bu kitabın ilgi görmemesi şaşırtıcı”
Meşhur fıkradır, anlatılır. Adamın biri hayatı boyunca küfür edip durmuş. Her cümlesinde muhakkak küfür olurmuş. Hatta bazen sadece küfür ederek cümle kurarmış. Bir gün daha vakti dolmadan, bu dünyadan göçüvermiş. Kendini Tanrı’nın huzurunda bulmuş. Yüce gönüllü Tanrı, “sevdiğim kullarımdan birisin, lâkin, her iki sözünden birinde küfredersin,” demiş. Bu yüzden öldün demiş! Durumu fark eden adam, ikinci bir şans istemiş. Tanrı, bu ikinci şansı boyunca üç küfür hakkı vermiş kuluna. Üçüncü küfrü ettiği anda, ölecekmiş. Karşılıklı anlaşınca adam kendini 7 kat gökten düşerken bulmuş. Önce sinirle “ha .tir” demiş. Sonra daha yere ayak basmadan ilk hakkını yitirdiğini fark edip panikle bir daha “ha..tiiir” demiş. Boşlukta süzülürken, elinde sadece bir hak kaldığını fark ederek, artık umursamazca “ha ..tir” demiş! Ve puf!
Şaka bir tarafa, sadece bir tek küfürle birkaç ruh halini ortaya koymanın mümkün olduğunu gösteren bir fıkra bu. Daha birçok örnek var, her dilde… İyi-kötü hâlâ belli değil, edersiniz etmezsiniz size kalmış. Ama dilin sıradışı bir ürünü olduğu da gerçek. Yakın zamanda, küfürle ilgili nitelikli tartışmaları Gezi Direnişi esnasında dillendirmişti birçokları. Hoyrat bir eril dil anlayışı olduğu ve içindeki şiddete dikkat çekmişlerdi. Kimi itiraz etti bu duruma, kimi onay verdi. Neticede bir “dil” meselesi! Aylak Kitap tarafından yayımlanan Melissa Mohr ‘Küfür Etmenin Kısa Tarihi’ adlı kitabında küfrün dilbilimsel hikâyesine ve bilhassa “kutsal” olanla ilişkisine odaklanıyor.
Özellikle İngilizce ve diğer Avrupa dillerindeki “holly – shit” kullanımının Ortaçağ’dan bugüne kadarki sosyal, kültürel, tarihsel seyrini ortaya koyuyor. Karanlık veya değil, ama Ortaçağ’ın üzerinde “din” etkisi yadsınamaz, haliyle o dönemde dilde ortaya çıkmış bu kullanımın arka planına odaklanıyor. Küfrün doğasındakı dinsel, cinsel, etnik, sınıfsal, sosyal, kimliksel bütün detaylarını aktarıyor. Özellikle Katolik öğretinin ve kültürel yaklaşımın küfür etmenin doğasında nasıl bir etki yarattığını ortaya koyuyor. Küfür deyip geçmeyin, yemin ederken bile “anam avradım olsun” diyen bir ülkede yaşıyoruz! ‘Küfür Etmenin Kısa Tarihi’ bu yüzden okunması gereken bir kitap. Gökhan Yavuz Demir’in önsözle katkıda bulunduğu kitabı, Zeynep Dörtok Abacı çevirmiş.