Ayasofya’da devam eden restorasyon çalışmaları, tarihi yapının sık sık onarıma alınmasının nedenleri ve yapının içindeki devasa demir iskelelerin anlamı konusunda tartışmaları alevlendiriyor. Ziyaretçiler ve turizm rehberleri, bu durumdan duydukları rahatsızlığı dile getiriyor.
Bir tur rehberi, yeni iskelelerin önceki tasarımlardan farklı olarak ağır çelikten yapıldığını ve turizm faaliyetlerini olumsuz etkilediğini belirtiyor. Rehber, yüksek giriş ücretlerine rağmen turistlere yapının tam olarak gösterilemediğini ve iskelelerin görüş açısını tamamen engellediğini vurguluyor.
Uzmanlar, Ayasofya’nın korunmasının önemine dikkat çekerek, ziyaretçi sayısının kontrol altında tutulması gerektiğini savunuyor. Mimar Korhan Gümüş, Ayasofya’nın uygarlık tarihi açısından eşsiz bir eser olduğunu belirtiyor. Gümüş, 1993 yılında inşa edilen benzer bir çelik yapının uzun yıllar boyunca yapının içinde kaldığını ve ziyaretçilerin hafızasında olumsuz bir imge yarattığını hatırlatıyor. Ayrıca, arkeolojik kalıntıların bulunduğu tarihi zemine ağır iskelelerin ve betonların yerleştirilmesinin sorunlu olduğunu ifade ediyor.
Gümüş, bu durumun altında yatan temel sorunun, uygarlığın eşsiz mirasının siyasi ilişkilerle atanmış bürokratlar ve müteahhitler tarafından yönetilmesi olduğunu ileri sürüyor. Topkapı Sarayı’nda yapılan uygulamalara da değinen Gümüş, “restorasyon” adı altında yapılan işlerin anıt yapılara büyük zarar verdiğini ve uygulamaların keyfi olduğunu savunuyor. Gümüş, Ayasofya’da yaşanan hatalardan ders çıkarılamamasının nedenini, bakanlık yetkililerinin asıl meselenin üzerini örtmesine bağlıyor.
Müzelerin ve anıtların yönetiminde kurumsal bir yapının bulunmadığına dikkat çeken Gümüş, yönetim boşluğu ve keyfiliğin hakim olduğunu belirtiyor. Gümüş’e göre, bilim kurullarıyla hazırlanan ve misyon odaklı bağımsız yönetim organları tarafından icra edilen yönetim planları bulunmuyor. Uygulamaların tamamen atanmış yöneticilere ve piyasa aktörlerine devredildiğini ifade ediyor. Gümüş, bakanlık hiyerarşisi, imtiyazlı danışmanlar ve piyasa aktörleriyle bu eşsiz dünya mirasının korunamayacağını savunarak, bağımsız bilim insanları ve koruma kuruluşlarının bakanlık müzelerinin yönetimini yapılandırmaya davet edilmesi gerektiğini vurguluyor.
