Rahmi M. Koç Müzesi, “Beygir Gücü Sergisi” adını taşıyan, at temalı bir koleksiyonun izleyicisilerine sunduğu eşsiz bir yolculuğa başlıyor. Bu sergi, antik çağlardan günümüze kadar farklı kültürlerde atın insanlık tarihindeki önemini ve etkisini gözler önüne seren, geniş bir yelpazede objeleri barındırıyor. Antik Çin’in mezar ritüellerinden başlayıp Hint tapınaklarının süslemelerine, Avrupa’nın zarif porselenlerinden çocukluk anılarının sembolü olan atlıkarıncalara uzanan bu zengin koleksiyon, atın medeniyetler boyunca süren etkileşimini ve kültürel önemini vurguluyor.
Sergide yer alan Çin atları, hız, azim ve gençlik enerjisinin sembolü olarak kabul edilirken, Shang Hanedanlığı döneminden kalma pişmiş topraktan yapılmış “mingqi” figürleri, imparatorlar ve aristokratların ölümsüzlük arayışında atlarla birlikte gömüldüklerini gösteriyor. Hint kültüründe kutsal sayılan atlar, Vedalar gibi dini metinlerde önemli bir yere sahip olup, tapınak heykellerinde ve dekoratif objelerde sıkça yer alıyor. Özellikle 12. ve 13. yüzyıllara ait ahşap oymalı tapınak atları, Hint süsleme sanatının inceliklerini sergiliyor.
Avrupa’da 18. yüzyılın ortalarından itibaren popülerleşen porselen ve seramik at figürleri, sofra eşyalarının yanı sıra dekoratif objeler olarak da üretildi. Koşum atları veya binicileri tasvir eden bu eserler, dönemin sosyal yaşamını ve estetik anlayışını yansıtıyor. Uzakdoğu’da ise at figürleri, güç ve cesaretin sembolü olarak hediyelik eşya formunda üretilmeye devam etti.
Sergide ayrıca, 12. yüzyılda süvarilerin eğitim aracı olarak ortaya çıkan ve zamanla eğlence aracı haline gelen atlıkarınca da yer alıyor. 17. yüzyılda Fransa’da tasarlanan ve 19. yüzyılda Avrupa’ya yayılan atlıkarıncalar, koleksiyondaki ahşap oymalı örneklerle ziyaretçilere çocukluk anılarının nostaljik dünyasını yaşatıyor. Metal döküm tekniklerinin gelişmesiyle birlikte, 18. yüzyıldan itibaren bronz ve demir dökümden yapılmış at heykelleri de yaygınlaştı. Bu heykeller, at yarışlarına olan ilgiyi yansıtarak jokeyli yarış atları ve engelli atlama müsabakaları gibi temaları işledi. Oyuncak atlar ise, MÖ 30.000’li yıllara kadar uzanan bir geçmişe sahip olup, antik Yunan’dan Ortaçağ’a kadar farklı dönemlerin oyun kültürünü ve çocukların hayal dünyasını yansıtıyor. Modern dönemde ise at figürleri, metal, seramik ve porselen gibi farklı malzemelerle üretilerek hem geleneksel hem de soyut yorumlarla sanat eserlerine dönüştürülüyor. Rahmi M. Koç Müzesi’nin bu kapsamlı sergisi, atın binlerce yıllık yolculuğunu ve uygarlıklarla birlikte değişen önemini gözler önüne sererek ziyaretçilerine unutulmaz bir deneyim sunuyor. Sergiyi ziyaret etmek isteyenlerin, bu eşsiz koleksiyonu son iki haftasında keşfetmeleri öneriliyor.
