İnsanlık tarihinin en karmaşık ve çözülmeye çalışılan sorularından biri, yaşamın sona ermesiyle birlikte ne olduğu sorusudur. Bu kadim merakı gidermeye yönelik yeni bir bilimsel araştırma yapıldı.
Çin’deki Pekin Matematik Bilimleri ve Uygulamaları Enstitüsü’nden Dr. France Lerner ve ekibi, ölümün eşiğindeki 48 kişiyle görüşerek, bu kişilerin “ölüme yakın anlarında” yaşadıklarını analiz etti. Araştırmanın sonuçları, insan bilincinin son anlarında deneyimlediği olayların beklenenden çok daha çeşitli olduğunu ortaya koydu.
Bazı katılımcılar “cennet benzeri varlıklar” gördüklerini ifade ederken, bazıları “kara delik” veya “ışık matrisi” gibi bilim kurgu filmlerini andıran görüntüler tanımladı. Bir katılımcı, sol tarafında taş merdivenler olduğunu ve yukarıda beyaz kıyafetli birinin durduğunu belirtti.
Bu deneyimlerin bazıları dini semboller içerirken, diğerleri tamamen soyut veya fantastik nitelikteydi. Bir katılımcı, bembeyaz tüylerin katmanlar halinde dizili olduğu ve yüzünün Yunan heykelleri kadar kusursuz bir meleği gördüğünü aktardı. Dr. Lerner’a göre bu çeşitlilik, kültürel geçmişimizin ölüm anındaki halüsinasyonlara bir çerçeve sunduğunu gösteriyor.
Çalışmaya katılanların birçoğu klasik “tünel ve ışık” deneyimini doğruladı. Katılımcılardan biri, tamamen siyah fakat parıltılı bir tünel tarafından sarıldığını belirtirken, bir diğeri bir ışık balonunun içinde olduğunu, sınırların olmadığını ve ışıkla birleştiğini ifade etti. Bazı vakalarda, ölmüş yakınlarla karşılaşmalar da yaşandı. Bir katılımcı, teyzeleri Elizabeth ve Linnie’yi gençlik halleriyle gördüğünü, onları sadece yaşlı halleriyle tanıdığını söyledi.
Araştırma, bu deneyimlerin dört farklı “mekansal biçim”de yaşandığını gösterdi. A-şekilleri, görsel alanın daraldığı ve tünel görüşünün oluştuğu durumları temsil ediyor. B ve C-şekilleri, görme alanının yarısının geçici olarak kaybolduğu eliptik sahneleri ifade ediyor. C5-şekli ise 360 derecelik bir “ışık küresi” içinde deneyimleniyor.
Katılımcıların çoğunda bu formlar aşamalı olarak birbirini takip etti. Bilim insanlarına göre bu durum, ölüm sürecinde beynin görsel alanı algılama biçimindeki fizyolojik bozulmalardan kaynaklanıyor.
Henüz hakem değerlendirmesi aşamasında olan bu çalışma, ölümün sınırında yaşanan deneyimlerin biyolojik temellerine dair en kapsamlı analizlerden biri olarak kabul ediliyor.
