Pamuk, elinde kalem, fırça ve defteriyle her an her yerde resim yapmaktan keyif aldığını belirterek, renklerin ve görselliğin diline dair önemli tespitlerde bulundu.
“Kendimi Görsel Bir Romancı Olarak Görüyorum”
Pamuk, sanatın iki farklı alanı olan yazarlık ve ressamlık arasındaki bağa dikkat çekerek, “Yazarlığım resmimden, ressamlığım yazarlığımdan beslendi. Kendimi görsel bir romancı olarak görürüm; bir sahneyi önce resim gibi düşünür, sonra kelimelere dökerim” dedi. Ancak yıllarca içindeki ressam dürtüsünü yazarlığının geri planda tuttuğunu da itiraf etti. “Yaş 23’te romancı tarafım resmimi susturdu, ‘Resim yapmak yasak!’ dedim kendi kendime. Ama sonra ressamlıkla barıştım ve içimdeki ressam yeniden ortaya çıktı” diye konuştu.
Masumiyet Müzesi, Ressamlığının İlk Toplumsal Sınavı
Pamuk, ressamlığının toplum önündeki ilk çıkışının “Masumiyet Müzesi” projesi olduğunu söyledi. Müze sürecinde hem yazı hem sanatla iç içe bir çalışma yürüttüğünü belirten Pamuk, eşyaların ve kutuların tasarımından serginin yaratımına kadar aktif rol aldı. Ayrıca Avrupa’da sergilenen “Şeylerin Tesellisi” adlı sergiye ve yeni romanı “Bir İlk Aşk”a dair ipuçları da verdi.
Resim Yapmak, Yazmaktan Daha Mutlu Ediyor
Resim yaparken kendini daha mutlu hissettiğini dile getiren Pamuk, bu süreci şarkı söyleyen birine benzetti: “Kim dinliyor önemli değil, sadece kendim için eğleniyorum.” Yazı yazarken ise daha planlı ve stratejik davrandığını belirtti. “Yazarken zihinsel, resim yaparken gövdesel bir hal içinde oluyorum. Resim zihinle değil, bedenle yapılır” dedi.
İlham ve En Güzel Resimler
Pamuk’a göre en güzel resimler, rahatladığı ve kendine güvendiği anlarda ortaya çıkıyor. Resim yaparken akıl geriden gelip yapılan işe anlam yüklerken, yazmada düşünce ve icra aynı anda gerçekleşiyor. Pamuk, fırça darbelerini gösteren ve boyanın kalınlığını hissettiren resimlere özel bir ilgisi olduğunu da belirtti.

Yazarlık ve Ressamlık: Kardeş Sanatlar
İki sanat dalının kavga etmediğini, aksine birbirini tamamladığını vurgulayan Pamuk, “Resim şiir gibidir, yazar da kelimelerle duyguları seçer. Bu iki yön birbirini besler” dedi. Mizah dergilerindeki yazı ve çizim birlikteliğini sevdiğini ve bu tarz projeler üzerinde çalışmayı istediğini de dile getirdi.
Gençlikte Pissarro’dan İlham Aldı
Özellikle gençlik yıllarında Pissarro ve Utrillo gibi Fransız empresyonistlerinden etkilendiğini anlatan Pamuk, İstanbul manzaralarında hüzün duygusunu yansıtmayı amaçladığını söyledi. Renklerin ise metinsel anlam taşımasından çok, görsel etkileri için kullanıldığını belirtti.
Çin Resmi ve Doğu Sanatına Derin İlgi
Pamuk, Çin ressamlarının manzara sevgisi ve fırça darbelerinin ustalığına hayran kaldığını söyledi. Çin’de resmin entelektüel ve siyasi bir boyutunun olduğunu ifade eden yazar, orada gördüğü kültür ve kitapların sanat anlayışını derinden etkilediğini anlattı.
Resimlerini Satmıyor, Eserlerin Sanat Dünyasında Değer Görmesini İstiyor
Pamuk, 60 yıldır resimlerini satmadığını ve satarsa elde edeceği geliri bir vakfa bırakmak istediğini açıkladı. “Eserlerimin gerçek bir ressam gibi muamele gördüğünü görmek beni çok duygulandırıyor” diye ekledi.