Ayasofya’daki restorasyon çalışmaları, uzmanların ve kamuoyunun tepkisini çekmeye devam ediyor. Yapının içine vinç sokulması, zemin taşlarının sökülmesi ve iskelelerin kurulması gibi uygulamalar mimarlar, arkeologlar, sanat tarihçileri ve restoratörler tarafından eleştiriliyor. Ayasofya Bilim Kurulu’nun, restorasyonu Notre Dame Katedrali’nin restorasyonuyla kıyaslaması tartışmaları daha da alevlendirdi.
Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu yöneticisi arkeolog Nezih Başgelen, Notre Dame Katedrali ve Ayasofya’daki restorasyon çalışmalarını karşılaştırdı. Başgelen, Notre Dame Katedrali restorasyonunda uygulanan hassas koruma etiği ve modern tekniklerin, yapının Fransa’nın kültürel mirasının kalıcı bir simgesi olmasını sağladığını vurguladı. Ayrıca, restorasyon ekiplerinin, 8 Aralık 2024’te gerçekleşen yeniden açılışta dünya liderlerinin alkışlarıyla onurlandırıldığını hatırlatarak, “Darısı Ayasofya projesinin başına” dedi.
15 Nisan 2019’da Paris’teki Notre Dame Katedrali’nde çıkan yangın, yapının 800 yıllık çatısını ve 19. yüzyıldan kalma kulesini yok etmiş, diğer kısımlarına da büyük zarar vermişti. Bu felaketin ardından başlayan restorasyon ve yeniden inşa süreci, kültürel mirasın korunması açısından dünya çapında yakından takip edilen bir projeye dönüştü. Restorasyonda izlenen yaklaşımlar, kullanılan metodolojiler, teknik, finansal ve kurumsal aktörlerin rolleri, siyasetle proje arasındaki ilişki ve Dünya Mirası statüsünün gerektirdiği uygulamalar, her türlü denetime ve gözleme açık bir şekilde yürütüldü.
Başgelen, Fransız kültür bakanlığının gözetiminde, Notre Dame Katedrali’nin korunması ve restorasyonuyla ilgili çalışmaları denetlemek, koordine etmek ve yürütmek amacıyla “Rebâtir Notre-Dame de Paris” adlı bir uzman kuruluşu oluşturulduğunu belirtti. Bu kuruluş, katedralin 8 Aralık 2024’te yeniden açılışına kadar süren restorasyonun hem tarihi gerçeklere hem de modern güvenlik standartlarına uygun olmasını sağlamada önemli bir rol oynadı. Kuruluşun internet sayfası üzerinden çalışmaların her aşaması hakkında kapsamlı bilgiler paylaşıldı. Başgelen, Rebâtir Notre-Dame de Paris sayfası ile Ayasofya restorasyon projesi ve ilgili bilim kurulu için oluşturulan sayfa arasındaki yaklaşım farklarına dikkat çekti.
Ayasofya bilim kurulunun Ayasofya içine sokulan yüksek tonajlı araçlar konusunda Notre Dame örneğini vermesi üzerine Başgelen, 2019’daki yangının katedralde yol açtığı yıkımın boyutlarının göz ardı edilmemesi gerektiğini vurguladı. Notre Dame’daki restorasyon projesinde yapılan çalışmalar incelendiğinde, yangında hasar gören çatı ve iç kısımların, kömürleşmiş ahşap kirişlerin, ufalanmış taş işçiliğinin ve is kaplı yüzeylerin büyük bir titizlikle temizlendiği görüldü. Tonozlu üst örtünün hasarlı kısımları, orijinal Ortaçağ yapı tekniklerine uyumlu bir malzeme olan kireç harcı kullanılarak onarıldı. Yeniden inşa sürecinde, ortaçağ yaklaşımlarına uygun yöntemler kullanılarak malzeme temini ve hazırlanmasına özen gösterildi.
Notre Dame Katedrali’nin restorasyonunda, verimliliği ve hassasiyeti artırmak için geleneksel teknikler modern teknolojiyle birleştirildi. Gelişmiş dijital modelleme imkânları restorasyon sürecinde önemli bir rol oynadı. Ayrıca, restorasyon süreci arkeologlara da tarihi katmanları incelemek için büyük bir fırsat sundu. Katedralin içinde ve çevresinde yapılan kazılarda, transept geçişinin altında iki kurşun lahit bulundu. Yangından zarar gören çatı ve kulenin yeniden inşası için ortaçağ marangozluk teknikleri kullanıldı ve Fransız ormanlarından binden fazla meşe ağacı seçildi.
