Kitap

Bu hafta çıkan kitaplar! Gözden kaçırmayın 25-31 Mart 2024

Mart ayının son haftasında dikkat çekici sizler için derledik...

Dune: Butleryan Cihadı

Brian Herbert, Kevin J. Anderson, 736 syf., İthaki Yayınları, 2024.

Paul Atreides, Dune olarak bilinen çöl gezegenindeki Fremenlerin lideri Muad’Dib olmadan, şeytani Baron Harkonnen, Atreides Hanedanı’nı yok etmeden ve baharat ile kumsolucanlarının sırrı keşfedilmeden çok uzun zaman önce destansı bir hikâye vardı. Mentatların, Zensünni Gezginlerinin ve Bene Gesseritlerin doğuşunu içeren bir hikâye…

“Politik ve ticari evrenimizin başlangıcı, düşünen makinelere karşı girişilen bu korkunç savaştı. Robotların, bilgisayarların ve simeklerin hâkimiyetine karşı isyan eden özgür insanların hikâyesini anlatırken beni dinleyin. Atreides ve Harkonnen Hanedanlarını ölümcül düşmanlar hâline getiren büyük ihanetin, bugüne kadar süren şiddetli kan davasının nedenini anlayın. Bene Gesserit Rahibeler Birliği’nin, Uzay Loncası’nın ve onların Yönbulucularının, Ginazlı Kılıçustalarının, Suk Tıp Okulu’nun, mentatların köklerini öğrenin. Zulüm altındaki Zensünni Gezginlerinin çöl dünyası Arrakis’e kaçışlarına ve orada, en büyük askerlerimiz olan Fremenler hâline gelişlerine tanık olun.”

Dervişin Kulağı

Doğukan İşler, 80 syf., İthaki Yayınları, 2024.

Çocuklar, kediler, dervişler, mezarından kalkıp gelenler, uçarken yağmura yakalananlar… İşler, düşlemini ustaca kâğıda dökmeye devam ediyor Dervişin Kulağı’nda. Rüyalardan, hayallerden, kendi yazı evreninden; fantezi ve gerçekliğin katışıp ayrıştığı bir âlemden sesleniyor okura. Kanın doğru damarlarda aktığı, sulayacağı yeri kimselere danışmadan bulduğu; inleyen, sayıklayan, görünür görünmez hikâyeler anlatıyor.

“Ben hızlandıkça ses yakınlaşıyor. Demek ki doğru yoldayım, diyorum kendime. Şeyhimin sesi bu duyduğum, amenna, ama ne diyor, ne anlatıyor, kime sesleniyor, ne söylüyor, onu anlamıyorum. Sese doğru yaklaştıkça da bir karaltının peyda olduğunu görüyorum az ilerimde. Bir taraftan koştur koştur ilerlerken, diğer taraftan da gözlerimi kısarak bakıyorum ki karaltıya, emin olayım, kimdir, hakikaten de şeyhim midir bu duyduğum, canım sultanım mıdır bu gördüğüm.

Kış Nişanlıları /Aynadan Geçen Kız Serisi 1. Kitap

Christelle Dabos, Çevirmen: S. İpek Ortaer Montanari, 416 syf., İthaki Yayınları, 2024.

Uzun zaman önce, “Kırılma” adı verilen bir felaketin ardından, dünya birçok göksel adaya bölünmüştü. Kemer olarak bilinen bu adaların her biri farklı şekillerde gelişmişti ve zamanla kendine özgü bir ilişkisi var gibi görünmekteydi, öyle ki günümüzde birbirine hiç benzemeyen dünyalar bir arada ama ayrı ayrı var olabiliyordu. Ve Kemerlerin her birinde, her şeye gücü yeten bir atanın ruhu yaşıyordu.

Anima Kemeri’nde yaşayan bir kız, eski püskü eşarbı ve miyop gözlükleriyle Ophélie, eşsiz yeteneklere sahipti: Nesnelerin geçmişlerini okuyabilir ve aynalardan geçebilirdi. Onu, güçlü Ejderha klanından Thorn’la nişanladıkları sırada dünyasında dertsizce yaşamaktaydı. Oysa artık ailesinden ayrılması ve Kuzey’in uçan başkenti Gökşehir’e, Thorn’a gitmesi gerekmekteydi. Peki hangi amaçla seçilmişti? Gerçek kimliğini neden saklaması istenmişti? Ophélie farkında olmadan ölümcül bir komplonun oyuncağı hâline gelecekti.

Bazuka

Murat Uyurkulak, 104 syf., Can Yayınları, 2024.

İnsan çocukken bir büyük saadet ülkesinde yaşıyor, sağa sola şuursuzca koşturup neşeyle kişniyor. Sonra büyüyor, büyüdükçe salaklaşıyor, salaklaştıkça unutuyor o mesut diyarı, bir nevi ölüyor. Çocuklukla yaşlılık arasındaki dönem araf misali; kitabesi ağır mesailerle, küçük hesaplarla, kesif mutsuzluklarla yazılan bir mezar taşının gölgesinde azap gibi boktan hayatlar. Yetişkinler zombilere benziyor.

Murat Uyurkulak, ilk öykü kitabı Bazuka’da okurlarına birbirinden acayip dokuz öyküyle sesleniyor. Hayatla arasına bir çizgi, bir katman koymaya gerek duyulmamış öyküler bunlar. Hınzır bir gülümsemeyle yazılmış çoğu ve yazarının murat ettiği gibi, çoğu zaman hınzır bir gülümsemeyle okunuyor.

Edebiyatımızın kayıp isimlerini selamlayarak başlıyor, hayatımızın her ânına dokunup kaybolan figürlerle, hayatımızın her ânına dokunan ama çoğumuzun görmezden geldiğimiz toplumsal yüzleşme hikâyeleriyle devam ediyor.

Bazuka, usta bir romancının, derdini, neşesini bu defa öyküye kattığı keyifli bir kitap.

Umutsuz Karakterler

Paula Fox, Çevirmen: Begüm Kovulmaz, 176 syf., Can Yayınları, 2024.

“Hayatımız değişecek ama sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyorlar.”

“Hayatınız değişmeyecek,” dedi Mike, biraz tahammülsüz. “Belki planlarınız değişir ama hayatınız değişmeyecek.”

Otto ve Sophie Bentwood, Brooklyn’in dönüşüme uğrayan bir mahallesinde yaşayan 15 yıllık evli bir çifttir. Otto avukatlık yapar, Sophie ise Fransızcadan kitaplar çevirir. Güzel mobilyalarla döşedikleri evlerinde mahallenin eski sakinle- rinden farklı olarak varlıklı bir hayat süren bu çift, diğer insanları kendilerine bir tehdit olarak görürler fakat dostlarının ev partisine davetli oldukları bir akşam, Sophie’nin beslediği bir sokak kedisi tarafından ısırılması başlarına gelecek uğur- suzlukların başlangıcı gibidir. Bu ısırığın ardından gelişen olaylar Bentwood’ların, bilhassa da Sophie’nin, krize giren ilişkilerini ve yaşam tarzlarını sorgulamasına yol açacaktır.

“1991’de ilk kez okuduğumda Umutsuz Karakterler’e vurulmuştum.

Bana Fox’un çağdaşları John Updike, Philip Roth ve

Saul Bellow’un romanlarından açıkça daha üstün geldi.

 

Üç Klasik Ütopya

Francis Bacon, Çevirmen: Çiğdem Dürüşken, 376 syf., Alfa Yayıncılık, 2024.

Yaşlı bir denizci thomas more’a, son seyahati sırasında tesadüfen keşfettiği utopia adasını anlatır. Ona göre utopia, bütün avrupa devletlerinin yapılanmasına örnek oluşturacak ideal devletin ta kendisidir. Emeğin ortak kullanımının esas alındığı bu toplumda yiyecek sıkıntısı diye bir şey yoktur, hiç kimse dara düşmez, hiçbir yurttaş ailesinin geleceğinden endişe duymaz. Çünkü ütopya adaletin yeryüzündeki simgesidir.

Bacon, yeni atlantis’i yazarken platon’un devlet, timaeus ve critias’ı ile thomas more’un ütopya’sından esinlenmiştir. Yeni atlantıs, bacon’ın toplumların bilimle gelişeceğine olan inancının aynasıdır. Eski utopyaların içeriğindekı sosyal yaşama, dinsel reformlar ve bılginin dagılımına kendi utopyasında bilimin iktidarını katmıştır. Bacon, ideal devletın doğayı insanoğlunun yararına nasıl kullanabılecegını somut olarak göstermeye çalışmıştır.

Campanella’ya gore doğa “sonsuz bilgelik” üzerine yazılmış bir kitaptır. Güneş ülkesi yazarın özgürlük arayışınının ütopyasıdır. Ekvatorun altındaki taprobana adasında yurttaşların bir tur komün hayatı sürdürdüğü guneş ülkesi’ni görür. Kendini begenmişliğe, dolayısıyla kötülüğe yol açtıgından özel mülkiyet yasaktır; bu ülkede her şey herkese aittir. Güneş ülkesi, thomas more’un ütopya geleneğinin parlak bir örneğidir.

Arşivden Lezzetler – Yemek ve Kültür Yazıları

Gökhan Akçura, 240 syf., Oğlak Yayıncılık, 2024.

Sağlıklı beslenmek iyi bir şey elbette ama günün sonunda uyguladığımız sıkı perhizleri değil de yediğimiz içtiğimiz lezzetleri hatırlayıp yâd ediyoruz. Sıvıyağla pişmiş pilavın sağlıklı cılızlığını koyalım şöyle bir kenara, pilav denince tereyağlı, pirinçlerin tane tane düştüğü hâli gelmiyor mu gözünüzün önüne? Patlıcanlısı denince ağzınız sulanmıyor mu?
Eh boşuna dememişler, can boğazdan gelir diye…

Yemek yemek her çağın kendi olanakları, kendi gelenekleriyle şenlikli bir birlikteliğin temeli olagelmiş. Hele, farklı toplumların bir arada yaşadığı, her toplumun dilini, geleneğini göreneğini ve mutfağını taşıdığı imparatorluk topraklarında… Hele de imparatorluğun başkentinde, yemekten konuşmak bir şölenin tarifi gibi. O nedenle İstanbul mutfağı başka yerlerle kabil-i kıyas değildir. Payitahtın sarayları, köşkleri, konakları, meyhaneleri bir kocaman mutfak olur çıkar… Oburları da meşhurdur dolayısıyla, fıkralara, anılara, hatta gazete yazılarına konu olurlar.

Arşivden Lezzetler, işte bu şenlikli
ve neşeli edimimizin, yiyip içmemizin tarih boyunca uğradığı durakları anlatıyor.

Yarın ve Yarın ve Yarın

Gabrielle Zevin, 536 syf., April Yayıncılık, 2024.

Hayatları boyunca birbirlerine aşık iki yakın arkadaş.

Gereken cesareti bir türlü gösteremediler.

Yıllar sonra video oyunu tasarımı dünyasında ortaklık kuran Sadie ile Sam, şöhreti, başarıyı, trajediyi ve ikiyüzlülüğü tadacak ve sonunda ölümsüzlüğe kavuşacak.

Uluslararası çoksatan yazar Gabrielle Zevin, aşkın ve yaratıcılığın dönüştürücü gücünü unutulmaz bir hikayeyle taçlandırıyor. Benliğimizin çok yönlü doğasını, bağlanmaya duyduğumuz sonsuz ihtiyacı, hayat ve video oyunu arasında örülü görünmez ağları bir romana sığdırıyor.

Tolkien-Hayallerin Efendisi

Melissa Mey, 288 syf., Destek Yayınları, 2024.

Bir hayal dünyasının en gerçek tanrısıdır Tolkien…

Kurguladığı dünyalara gerçekliği inkâr edilemez bir tarih, bir coğrafya, bir dil ve doku yaratıp atfetmesiyle fantastik edebiyatın tahtına oturmayı başarmıştır.

Tolkien’in dünyası yuvarlak değil düzdür ve tam merkezinde Orta Dünya vardır. Orta Dünya’nın her kavminin kendine özgü bir dili ve bir tarihi bulunur. Tam da bu güçlü niteliği sayesinde onun eserleri hayal dünyasında bir gerçeklik kazanır. Peki Tolkien eserlerinde ne anlatır, yarattığı dünyalar neyi sembolize eder, konuşulmayan dilleri nasıl tasarlayabiliyor, fantazya onun için bir kurgu mudur yoksa gerçekliğin sorgusu mudur, koyu bir Katolik ve dindar olmasının yazarlık kariyerine etkisi nedir, neden içinde büyük acılar taşıyarak yalnız yaşamayı tercih etmiştir?

Bu soruların ve aklınıza gelmemiş daha pek çoklarının cevabını bu kitapta bulacaksınız.

Sonrasında kitaplarını okumak ve filmlerini izlemek sizin için bambaşka bir şey ifade ediyor olacak. Tolkien fantazyasını deşifre ediyor olacaksınız.

 

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu