Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki çalkantılı dönemin gölgesinde kalan ve neredeyse kaybolan bir eser, edebiyat tarihçileri sayesinde gerçek kimliğine kavuştu. Ünlü şair Nâzım Hikmet’in 1925 yılında kaleme aldığı “Dağların Havası”, bir dönem Yusuf Ziya Ortaç’a ait sanıldı. Ancak yapılan kapsamlı araştırmalar, eserin Nâzım Hikmet’e ait olduğunu ortaya koydu.
Tarihi Bir Yanılgı
“Dağların Havası” ilk kez 1925 yılında dönemin popüler mizah dergisi Akbaba’da tefrika olarak yayımlandı. Kitaplaştırıldığında ise üzerinde herhangi bir yazar adı bulunmuyordu. “Akbaba Neşriyatından” ibaresiyle yayımlanan eser, uzun süre derginin sahibi Yusuf Ziya Ortaç’a mal edildi.
Ancak 1950’li yıllarda gazeteci ve yazar Kemal Sülker ile edebiyat araştırmacısı Haluk Oral’ın çalışmaları, bu yanlışlığı düzeltmek için ilk adımları attı. Sülker’in aktardığına göre Nâzım Hikmet, cezaevinden çıktıktan sonra eski yazı ve şiirlerini toplamak isterken, Akbaba’da yayımlanan yazılarını da özellikle sormuştu.
Yusuf Ziya Ortaç’ın, dönemin siyasi baskılarından çekinerek eseri şairin adı olmaksızın yayımladığı ve daha sonra tanıtım metnini yırtıp attığı da bu anlatımlar arasında yer alıyor. O dönemde Şeyh Said İsyanı’nın ardından sıkıyönetimin ilan edilmesi, basın üzerinde yoğun baskılar yaratmıştı. Nâzım Hikmet de bu baskılar nedeniyle yurt dışına çıkmış, eserinin yayın sürecinden bihaber kalmıştı.
Bir Aşk Hikâyesinin ve Bir Dönemin Tanıklığı
“Dağların Havası”, bir tren yolculuğu sırasında tanışan iki karakterin öyküsünü anlatıyor. Haydarpaşa Garı’ndan başlayan bu yolculukta, zengin bir tüccarın kızı olan “asri genç kız” Leman ile köy öğretmeni Süreyya’nın yolları kesişiyor. Leman karakterinin, Şevket Süreyya Aydemir’in eşi Leman Hanım’dan ilhamla yaratıldığı; Süreyya karakterinin ise Aydemir’in kendisini temsil ettiği düşünülüyor.
Eserin satır aralarında dönemin entelektüel atmosferine dair izler, Sovyetler’deki eğitim geçmişinin yansımaları ve idealist gençlerin hayalleri de yer alıyor. Nâzım Hikmet ve Şevket Süreyya Aydemir’in Moskova’da Komünist Üniversitesi (KUTV) yıllarından ve Aydınlık dergisindeki ortaklıklarından izler taşıdığı düşünülüyor.
100 Yaşında Ama Hâlâ Genç
“Dağların Havası”, 5 Mart 1925 ile 2 Nisan 1925 tarihleri arasında Akbaba dergisinde “Kartal” imzasıyla dokuz bölüm hâlinde yayımlandı. Her bölümde desenlerle desteklenen eserin ardından kısa sürede kitaplaştırılması, dönemin yayıncılık açısından önemini de gösteriyor. Küçük formatta ve 32 sayfa olarak yayımlanan kitap, bugün Nâzım Hikmet külliyatının önemli parçalarından biri olarak kabul ediliyor.
Bu 100 yıllık yolculuk, edebiyatın unutmaya yüz tuttuğu bir eserin yeniden hatırlanmasını sağlarken, arşivlerin ve araştırmacıların kıymetini bir kez daha ortaya koyuyor.